20 Ocak 2011 Perşembe

Toplam Monal Eşkiya

Bir gece yarısı ansızın SAZLI Köyünün içerisine girdik hava sıcaktı insanlar horan tepiyorlardı, eğleniyorlardı, anlaşılan köyde bir düğün vardı.Biz hemen düğün alayını ablukaya aldık,Ziynet eşyası ganimet gibi ne var ne yok hepsini topladık, katırlara yükledik dağlara doğru çekildik.
Ertesi sabah Kara Şahinlerin Sultan II Mahmudun , düzenli bir kolordusunun Edirne civarından İstanbul’a doğru gittiğini öğrendik, takip edilen yol Bağdat yolu idi Adamlarıma dini ayin yaptırıp papaz kılığına soktum ve hepsini silahlandırdım, bir adet boş tabut hazırlatıp bekledim. Kolorduyu tamamen yok ettik,tam 22 adet mezar hazırlattım, bunlardan birisi doludur.Toprak altında gizlidir üstüne boş tabut koydurdum,

Yerde siyah aynen tabut şeklinde bir taş olup yan tarafında sigara tabakası büyüklüğünde oyma bir delik mevcuttur.Ana mezarı bulmak için bu taşı bulurum, delik yönünde kazar isem içi ganimet dolu tabutu bulmuş olurum.
Sazlı Köyünün kuzeyinde Çilingöz Köyü, Aşağıda Deliklikaya, batısında kılcalı Çatal köy bulunur.
Eski İstanbul yolu boyunca dikili 3 adet kılavuz taşımız vardır. Bunlar bizim kılavuz taşlarımızdır. Çevirerek altına bakın “V V ” işaretlerini görürüz,Yarım saat ileride Yenidağ Köyünde pek çok işaretlerimiz vardır. Kartal,Kurt,Balık,Avcı Karaca,Kız,Papaz,Domuz ve Güvercin tam 9 hafta konakladık, bu işaretler dokuz haftanın işaretleridir.
Bu işaretler Yeni Dağ köyünün kuzeyinde tekne kayanın üzerinde vede say bir yerdedir. Aynısını Edirne den görürsünüz ancak aslı buradadır.
Kayanın dibinden ana mahzene inilir, iki kapısı vardır, sol kapı ana girilince ana hazinemiz buradadır.içeride 2 oda tıka basa doludur. Yenidağ Köyünün batı kuzeyinde Çiftlik Köy ve savalar bulunur…
Topal Manol ve mahiyeti 184 kişidir beldelerimizin muhiti BAĞCIK’CI yanı, Bağlık Köyü batısında Cin Deresi. Eski Bağdat Yolu
Cin Deresi’nin içerisinde yedi adet deve, Üçü zincirle birbirine bağlı, dördü bağlı değil. Develerin ilerisinde bir kız resmi, Develerin karşısında yamaçta bir mihrap kaya, önünde namaz taşı altında bir kazan, mihrap kayanın arkasında iki parmak izi, bir istavroz Buradan ileride Kirazlı Köyü Köyün civarında Sarıkız Mezarı Bu mezara Halk türbe der içi beşibirlik dolu. Kirazlı Köyünde dere boyunda üst üste 2 değirmen, değirmenin üst köşesine doğru bir metre büyüklüğünde bir taş, üzerinde üç put, altında bir aş bakırı. Buradan daha ileride kaya bir demir halka, dibinden görünmez yanında geride orta tepede bir oturak taşı var. Oturak taşına oturup doğuya baktığınızda halkayı görürüz kaya 24 arşın halka 18 arşın yükseklikte bir kaya üstünde. Halka 48 okka altın, Biz bu halkayı Bursa’nın Balıklı Kilisesinin tavanında söküp getirdik. Halkanın hizasında üç tane delik, bu deliklerin altında bir mağara var, mağara kapalı ve tuzaklıdır, tuzak bozulmadan mağaraya ulaşılmaz. Mağaranın içi tam dört oda altınla dolu, derenin boyunda yarım ayı izi ve sivri burunda üç köşeli taş… Yine Kirazlı Köyü civarında bir solak değirmeni var, derenin ve değirmenin doğusundaki tepenin üzerinde Bizanslara ait bir kilise harabesi var, üç tarafı ana kaya ile çevrili, kilisenin doğusunda akan derede iki yavrulu ayı var burada bir mahzen içinde altın gömülü.Kiraz Köyünün batısında bulunan eski mezarlık içinde bir kadı mezarı var başı sarıklı bir taş etrafı türbe gibi çevrili, bu mezarın altında mahzene inilir tam 24 deve yükü hazine bulunmaktadır.
Günderet Köyü Yükü Şam’da gelen kervanların parasıdır. Kirazlı üç saat Güneyinde, bu köy civarında üç kayalar ve çermik kalesi vardır, kale içinde bir kuyu ve bir havuz var, sandık kaya da bu üç kayalara yakındır. Günderet Köyü deresinde üç gözlü, kemerli köprü ve bu köprüde istavrozlar var.Köprünün adı ERKÖPRÜ, orta ayerdeki istavrozlardan 12 adım sağda kapaklı kuyu, içerisine çok miktarda açık olarak meblağ döktük, Ağzını değirmen taşı ile kapatıp üstüne toprak ile örttük, Ayrıca burada 3 köşeli bir taş var , tam karşısında çok ulu bir ceviz ağacı var,cevizin yanında 4 metre uzunluğunda 1 metre genişliğinde 50 santim kalınlığında bir taş var, Dekyanus’un hazinesi bu taşın altındadır.
Bu civarda DERE KÖY var. Dere Köyün doğusunda ana kayaya oyulmuş bir değirmen var, değirmenin batısındaki kayada bir leğen,bir ibrik , bir yılan , bir tilki, bir ördek yinebu civarda Armutlu köyü var bu köyün civarında bir mağara ve mağara ağzında çöreklenmiş bir yılan, bir kantar resmi var, 99 okka durur vaziyette burada 99 okka altın var. Yine bu civarda bir avcı önünde köpeği, köpeğin önünde bir karaca, karancın ardında yavrusu, avcı çökmüş silahı ateş eder vaziyette Eski yunan askerine benzer.
Gemlik Kantarcı Deresi, Sütlüce Deresi,Aşağı Benli, yukarı Benli Köyleri arası, Bir mağarada su çıkar diğer birmağaraya girer, boş mağaranın üzerinde 7 basanaklı merdiven var, merdivenlerden çıkınca bir oturak taşı var, oturak taşına oturunca sağımıza gelen yönde 15 adım mesafedeki kayada 3 put var, işte Nikae Kralının darphanesi barudadır. 12 oda yer altındadır.
Gemlik aman Deresi 3 köyün arası, Arapgazi, Dutlu Köyleri,Artin Basmaciyan Değirmeni, değirmenin suyu kısa kayada yapılmış olukla dökülür, değirmenin yanı değirmen arkının sağında sıralı sergen kayalar var, kayalarda 5 basamaklı merdiven var, sağ tarafında bir daire, daireye üst başızı verip üç adım boyu kaz. Burada 12 basamaklı merdivenle aşağı ineriz, sağımızda bir oda içinde 12 ceset, kafaları yok solumuzdaki odada ise cesetlere ait 12 kafa bulunmaktadır.
Buradan bir buçuk saat kıble tarafında Cineviz Kalesi var. Yolu kıble yönünde, döşeme bir patika, manda şeklinde bir taş var bu taşta 7 adet put var, burada 30 santim kalınlığında 3 metre eninde 3 metre genişliğinde bir taş var burası kapaktır. Kapak kaldırılınca, merdivenlerden kilitliyi kapıya ulaşılır, kapı açılınca içeri girilir, içride sağlı sollu tam 38 oda vardır. Ortada bir su havuzu var. Havuzun etrafını dolaş,1048 nişanı gör,kartal başlı çatallı iki yılan görürsün,tam burada kapı açılır,burada çok büyü hazine var, kuyulara aldanma içi hayvan ve insan cesetleri ile doludur.
Karada Değirmeni,Değirmenin oluğuna 20 adım mesafede, sağ kola giden bir topal karaca, bir boynuzu5 diğeri 7 çatallı, ön sol ayağı yok, Karacanın 22 adım arka yönünde değirmen arkının solunda dikili bir taş bu taşta avcı diz çökmüş vaziyette karacayı nişan alıyor, avcının 8 adım arkasında bir zahar, kuyruğu kopmuş kuyruğu köpeğin ağzında
Buradan aşağı ineriz,kayaya oyulmuş bir değirmen resmi, buraya yukarıdan aşağıya 11 basamakla inilir,kapıdan sonra 5 basamakla içeri girilir, içeri girince sağda ve solda bir ay ve üzerinde saksı içinde 2 adet zambak.Güneşe arkamızı verip kapı tarafında bir kız resmi göreceğiz, burada gizli bir yerde 10 adet 200 dirhem elmas var. Tuzaklıdır dikkatli olunması gerekir.

Eşkiya Kayıt Tercümeleri

MANUKYANDAN ÇALINAN EŞKİYA BELGELERİ
ORTA ANADOLU KÜÇÜK ASYA:40 saat içinde olan bölgede Anda dağı Sakarya yeşildağ da denir.
Bu merkezde 39 sene 11 ay 29 gün 19 saat eşkıyalık yaptık ve büyük soygunlar yaptık. Deniz korsanı Timoryani ve çete başı maiyeti ile Prepetis Marmara deniz sahilinde mine reis burnu civarında içinde deniz girintisi kıvrıntısı yaptığı Bacalı mağara yakınlarında 4 adacıklar karşısından bir yola çıkarak yürüdük ilerde altından acı su geçen mermer ayaklı kemerli halkalı Efem Avam köprüsünü geçerek 4-4,5 saat ileride 3 gözlü kemer köprüden geçerek doğuya 1,5 saat ilerde oldukça sivri ve yüksek karatepeye vardık.

Karatepeye çıkarken de bir yerli anataş üzerine kabartma Çerkez eğerinin takım olarak yaptık. Kantarmasına da katlanmışça vaziyette eğerin üst kaşına taktık. Bu civarda 3 kaynak vardır. Kurt tepenin eteğidir. Zirveye çıktığımızda iki renkli mermerden oldukça büyük boyu iki kulaç 1,85 santim eni bir kulaç 150 santim olan bir tekneyi ana taşa kurnazlıkla yaptık. Ve bir köşesini kasten kırdık şarka,doğuya gelen köşesini. Teknenin sağ ön tarafında rusca yazılar yazılmıştır. Görünmez kapalıdır.bu tekneye çok yakın domuz kotrası vardır. Önünde güneyinde 18 santim bu kotraya 18 basamakla demir ızgaralarla içini girilir.
Tekneye kuzeyden güneye gelirken kaldırım bir yol dereye iner yolun bitiminde iki kaya bulunur. Bu kayanın birinde leğen ibrik resmi vardır. Buraya yakın dokuz lokmalı zincir resmi mevcuttur. Karatepenin doğusunda büyük bir mezarlık çok tarihidir. Karatepenin üzerinde yatır mevcuttur. Karatepenin batı kuzeyinde bir taş yığını vardır. Karatepenin üzerinde bir kayada 21 lokma zincir vardır. Karatepedeki işlerimizi bitirdikten sonra vezir tepeye vardık. Vezir tepede tam zirvede etrafı kaldırım taşı döşeli 22 adım boyunda bir vezir mezarı yaptık. Bu tepede 4 köşe bir taşta çıplak sol ayak resmi vardır. Burada kayada yay ok resmi vardır. Tepede bir taşın üzerinde tabanca resmi vardır.
Vezir tepeden güneye dönersek bir köy bir de vezir köprüsü vede mandıra yerleri görünür. Vezir tepenin poyrazında bir iki dönüm kadar büyüklüğünde bir sazlı göl vardır. Bu gölün ortasında adacık halinde bir karataşta 2 adet güvercin resmi yaptık. Biri yalaktan su içer, biri içmiş yukarı bakar. Bu taş aslında bir çeşmenin yalak taşıdır. Bu gölün doğu kısmı yarıktır. Bu yarık kanalda 40 adet kaldırım halinde taşlar dizilidir. Bütün taşlarda çeşitli işaretler yapılıdır.
Sarı göl doğu tarafında kayalıklarda bir asker ,yeniçeri askeri kayaya tırmanır vaziyette,elinde silah ,kütüklük belinde, sivri külahlı,yan bakar durumda kayaya tırmanır vaziyette resmedilmiştir. Askerin üzerinde bir yan sarkar vaziyettedir. Sarıgölün bir ayağı harami dereye karışır. Suyun karıştığı yerden biraz aşağıda ana kayaya hark(ark) ile domuzluğu oyularak hargın boyu 12 adımdır. Emin ağa namında bir değirmendir. Bu değirmenin içine 3 basamakla inilir. Savak yerine 9 basamakla çıkılır. İlk basamak kırıktır. Domuzluğa yakın sağ duvarın içinde 9 civciv ile bir tavuk, tavuğun başı üzerinde bir civciv yaptık. Bu civcive bir yılan saldırır vaziyettedir.
Değirmenden çıkan suyun sağında ve biraz aşağıda bir yerde bir ayağı kırık ayıyı,ayıcıyı yaptık. Ayıcı ayıyı oynatır halde. Ayıcının sopası yanında dayalı ,elinde defi, sigara çubuğu ensesinde sokulu , değirmenin önünde yarık bir kaya,köpek izli taş vardır. Bu taş binek taşıdır. Bu taşın üzerine çıkıp ta arkanı değirmene verip karşıya bakınca küçük bir mağara görülecektir. Bu mağara askıdadır. Kapının yanına kesme bir yol yaptık. Mağaranın kapısından iki kişi girecek genişliktedir.
İçinde bir çift öküzü ,bir çocuk çeker vaziyette yaptık. Değirmenin doğusunda bir kaynak arası duvarla yapılıdır. Değirmenin önünde çayırda bir incir ağacı Emin Ağa değirmeninin güneydoğusuna 15-20 dakika mesafede , 7 basamakla çıkılan bir mağara, bu mağaranın kapısının üzerinde 6 civcive bir yılan saldırır halde , bu yılanın kuyruğunda kahve değirmeni vardır. Yılana da şahin kuşu saldırır haldedir. Bunların yanında bakraçlı bir kız resmi vardır. Mağaranın tavanında çatlak, bu çatlaktan sol el ile alınacak bir harita vardır. Bu mağaranın kapısının karşısında ,40 adım mesafede Emin Ağaya ait mezar vardır.
Başında siyah putlu bir taş vardır. Bu mağaranın önünden geçen patika yolunun üzerinde 12 dikili taş vardır. Yedinci taş putludur. Haramidereye sarıgölün suyunun karıştığı bir noktadan yukarı doğru yürürsek aynı suyun ayağından dönen 3 değirmeni görüp geçeriz. Dereyi daha yukarı takip edersek dağın alan kısımlarında sarı meşeliğe geliriz. Sarı meşeliğin tam ortasında 2 öküz kıç kıça yatar vaziyette yaptık. Öküzlerden birinin boynunda 7 lokmalı zincir. Diğerinde bir çan vardır.
Bu oyalandığımız yerler vezir tepenin batı istikametindedir. Biraz daha yukarılarda ki kısımlarda kirazlı yaylada ,bir tek öküz boynunda çan, otlar halde görülecektir. Bu kirazlı yaylaya 2 saat mesafede , Erikli Yaylada pek çok nişanlarımız vardır. Erikli Yaylaya yakın bir yerde top koru içinde ,hamile kadın, elinde bir çocuk ,top koruda 7 adet mezar vardır. Bu mezarlar aslında bir yığmadır.
Ortada ki yığmanın tam ortasından , kıbleden kuzeye bir kaldırım yol gider. Top koru ardıç ağaçlıdır. Bu top koru alanı girişinden geriye dönüp harami derenin yukarı kısmını takip edince dere ikiye ayrılır. Sağ kola giden şeytan deredir. Şeytan derede 3 tarafı ana taştan hargı(ark) dahi ana taşa oyulmuştur. Hargı 5 adımdır. Bu değirmen Alibey değirmenidir.
Değirmen ile dere arasında basamakla çıkılan bir sofra kaya vardır. Sofradan aşağıda 200 adım kireç kuyusu vardır. Biri derenin sağ tarafında, diğerleri sol tarafındadır. Derenin taşları mermer kireç taşlarından olup derenin diğer yakasında kızılcık ve ıhlamur ağaçları vardır. Dereden aşağıda siyah kırmızılı topraklık ve karşısında ak topraklık vardır.
Alibey değirmeni 3 tarafı ana taşa oymadır. 3 sağ, dördü sol tarafta giriş delikleri vardır. Değirmenin içine 3 basamakla girilir. İçinde sol tarafta bir ocak şömine vardır. Şöminenin içinde bir put vardır. Değirmenin duvarında bir kandil konacak yer vardır. Değirmenin kapısının sağında bir metre boyunda ,bir put değirmenin sol tarafında 7 basamakla savak başına çıkılır. Değirmenin kapısına karşı muska bir çayır, bir dönüm kadar bahçesi vardır.
Bu çayırın her üç köşesinde demir kazıklar çakılıdır. Bu değirmenin doğusuna rastlayan dağın birinci tepesini aşarak kazan dereye varırız. Kazan derede her bir tarafı ana taştan oyulmuş ve bizler tarafından kapatılan bir dağarcık değirmeni yaptık. Domuzluktan dökülen suyun altına bir domuz resmini yaptık ve değirmenden biraz aşağıda 5 arşın kadar yükseklikten dökülen suyun altını taşlar ve molozlarla kapadık. Havuza yakın bir yerde bir oturak koltuk taşı vardır.
Bu taşın karşısında 30 cm boyunda bir put yaptık. Bu putun bir ucu uzundur. Buradan baktığımızda bir mağara göreceğiz. Bu şelalenin bulunduğu dere suyunda alabalık yaşamaktadır. Şelalenin yukarısında, kayanın yüzünde bir balık resmi vardır. Bu kayada değirmen doğusunda bir fırın ağzı şeklinde bir yer vardır.
Dağarcıklı değirmenin önünde yarım dekarlık bir çayır vardır. Orada bir binek taşı, onun yanında karpuz biçiminde yarık bir taş vardır. Yarığın ortasında bir taşta kurt resmi vardır. Değirmene gelen bir kaynak suyu tam 200 arşın mesafeden gelmektedir. Bu sudan su içerken dizimizi dayadığımız taşta küçük bir put,suyun geldiği yerde bir duvar, değirmenin üzerinden bir yol kuzey istikamete doğru talip edersek bir kara orman mevkiinde alnı kesik bir kaya göreceğiz.
Bu kayanın ortasında demir halka çakılıdır. Bu taşın yukarısında batıp çıkan su kolsağı vardır. Bu alnı kesik kayanın sol tarafında çam tepesine benzeyen bir yapma oyuk vardır. Bununda sol tarafında tosbağa resmi yapılmıştır. Buranın karşısında ki taşın üzerinde bir koltuk, bu koltuk taşı karşıda ki kayaya bakarsak gözlük biçimindeki halkalı kayayı görürüz. Halkalı kayaya sırtımızı verip , sarp kayalardan döşeme taşlı Bağdat yoluna ineriz. Bu yolu bir arkalayıp oradaki dereden karşıya geçeriz. Halkalı kaya karşısındaki bir yokuşa tırmanırsak bir eski harabelik bir yere geliriz.
Harabeliğin önünde çayırda 3 adet taş yığını vardır. Bu havalide sahte bir çok nişanlarımız vardır. Daha yukarıda kayalıklara çıkarsak kalemden çıkma bir oturak taşı görürüz. Üzerine oturduğumuz zaman alnı kesik kayada ki halka ile aynı hizaya gelir. Halkalı kaya 24 santimetre yüksekliktedir. Yerden 18 santimetre yukardan 6 santimetre bulunan halka iki yataklıdır. Her iki tarafa yatar bu halkalı kayanın sağında ki boğaz içinde suyu ayakta içilebilen taş oluktan, akan bir çeşmeyi buluruz. Taş oluklu çeşmenin önünde büyük taşlarla yapılan bir kaldırım vardır.
Çeşmenin üstünde ki sırtta Sinekli Mağarayı buluruz. Bu mağara Halkalı Kayanın karşısındaki sırtta Sinekli yamaçta bir yerdedir. Sinekli Mağaranın içine girdiğimiz zaman sağ tarafta bir nal resmi vardır. Daha ileride yol ikiye ayrılır. Halkalı kaya önünden geçen taş döşemeli Bağdat Yolunun güney istikametini takip edersek yukarıda sırtta bir Ceneviz Kalesine girince bir türbe görürüz. Sinekli mağaranın diğer kapısından çıkarsak biraz ileride yol ikiye ayrılır.
Sağa gideni kazana benzeyen bir kavis çizerek Kudret Kalesinin dibine gider. Bu kudret kale 14 santimetre yüksekliğinde önü ovaya açılan bir yer altı kalesidir. Kudret kalesinin coğrafyası aslen şöyledir. Dersaadetin güneyinde o zamanlar Dersaadetten tam 7 saatte yelkenliler ile ulaşılan Aksu , Akçay boğazı , dikenli boğazı Yeniköy ormanlarından Kayacık boğazına çok yakın , dört köyün ortasında , Karahasan Köyü, Tahtalı Seyran Köyü, Çukurcambaz köyü, Kayacık Köyü boğazı, Kayacık köyünün her iki tarafı sarımtrak ve kabamsıdır.
Toprağı deve tüyü rengindedir. Ve deniz kenarında Yeniköy ormanlarından kuru bir derede, sarp bir yerdedir. Kudret kalenin doğusunda Sarı kaya pamukçu yokuşu, Kirazlı BU BİLGİLER PAYLAŞIM MAKSATLIDIR GERÇEKCİLİYİ TARTIŞILIR

Volcan Eskiyasi ve Tanri Dagi Efsanesi

Lefter , Otmanli Halil , Diyarbakirli Ester ve Deli Mahmutla bulustuk Buradan anadoluya AKCA HISAR bolgesinde bulunan Osman Bey in ciftligine vardigimizda ,, Manolis , Andreas ve de papa Martin 26 adamlariyla birlikte bizleri bekliyorlardi Bizlere ( Hudavalan ) Tanri Dagina gidebilmemiz icin kestirme yolu tarif ettiler ,, anadoludan gelen kervani soyduk 13 gun sonra caldigimiz ganimetleri Emin Efendiye teslim ettik Yayalik barinaginda gizlendik , soguk kis mevsimini 4 arkadas burada gecirdik Dobri , Martin , Varnali Stefanos Bir gun Varna ya gitmemiz icin haber aldik boylece 4 kisi yola koyulduk 63 gun yolculuktan sonra KOR DIYAR a vardik . Burada 83 arkadas bizi bekliyordu ,, nitekim soygunu bizden once gerceklestirmislerdi Varna da ..14 katir yukunu bolgeye gizledik KOR DIYAR bolgesine girebilmek icin mecburi 2 kayanin arasindan gecmek zorundayiz baska gecit yolu yok ( DAR GECIT )

Bolgede yaptigimiz isaretler : Bir Avci , Bir Karaca ve de Bir Av Kopegi resimleri [ kabartma ]
Avcinin elinde silahi Karacaya nisan alir vaziyette ve de ayaklarinin yaninda Av kopegi
Avci resmi olan kayadan karaca gorunmuyor ne var ki tufegin namlusunun istikametinde 13 adimda [ bir benzetme ] kaya var bunun uzerine agzinda bir bag yapragi olan guvercin resmi var
Buradan BEREF dagina gectik , cevrede ordu gucleri oldugundan haber aldik ,, biz karsilasmadik
boylece KIRAL AGA kasabasina geldik.. Yorgos Karayannis ciftliginde kaldik 116 atli suvari idik
Yaptigimiz vurgunlardan topladigimiz cok degerli hazineleri 19 ayri yere 111 isaretle gomduk gercek isaretlerimiz sunlardir ::
1nci isaretimiz suyun icindedir
yaklasik 64 adim olan selalenin arka kisminda 7 istavroz 1 hancer hancerin altinda 1 tabanca ve kursunu 1nci istavroza dogru
2nci isaretimiz selalenin suyun aktigi sag kanatta 20 adimda bir kayanin girinti bolumunde 1 cicekten bal toplayan 7 bal arisi
3ncu isaretimiz dag kisminda 11 adimda bir cakil yigininda bulunan bir kayada kirik yay ve ok
4ncu isaretimiz 1 keman 1 kemence bir de yay ,, dereden 46 adim otede buyuk bir kayanin uzerinde ayrica 3 adet istavroz resmi 1 tavuk onunde yumurtasi ve tavuk canagindan yem yer vaziyette canaginda 3 adet uzum
5inci isaretimiz buyukce bir kayada defiyle birlikte ayici ve ayi isareti ,, defin hemen altinda ayinin sol bacagi ve ayinin hemen onunde bir kara tas [ yarisi toprakta gomulu ] Ayinin kirik ayaginin istikametinde bir magara ,, magara icinde bir av kopegi isareti [ kovadan su icer ] vaziyette
6nci isaretimiz magaradan 170 adimda guneye dogru buyuk kayanin yan kisminda bir kadin bakracla su tasir
oymasi ve bu kadinin onunde 3 basamak isareti 2 nci basamakta bu kadinin sac pelikleri oyulmus
7nci isaretimiz Kiz resminin sol tarafinda ve de kayanin arkasinda 1 kisi 2 okuzu ceker vaziyette okuzlerin biri
yatar ve ciftci onu elindeki sopasiyla kalkmasi icin vurur gibi bu okuzun boynunda zincir var
8inci isaretimiz okuzlerin guneyinde 3 magara mevcut ,, 3 magara ya uzaktan bakildiginda ucgen yapmis
sekilde goruruz ,, ust magarada kirik basamaklar var magara icinde sol kisimda ortadan kirilmis
bir gemi resmi
9uncu isaretimiz , magaranin asagisinda degirmene yonelik 7 metre genislik ve 3 metre derinlikte olan kuyu mevcut akan su kuyuyu doldurup degirmene yonlenir
10uncu isaretimiz , degirmenin icindedir ana kayada elinde tesbih bir papaz resimi ve de 29 boncuk daire icinde
bu dairenin icinde 6 capli istavroz resmi
11inci isaretimiz , bu gizli bir isaret olmakla birlikte bir cakil yiginin icinde bulunmaktadir , degirmenden 41 adim solda ot yiyen 2 tavsan resimi ve onlerinde daire icinde bir istavroz isareti
12inci isaretimiz , derenin icinde degirmen suyunun nihayet buldugu nokta da ana kayada 3 istavroz biri yarimdir
13uncu isaretimiz , degirmenin ust sol yanlamasinda bulunan bir kantar , kantarin topuzu 44 rakamin uzerinde ,
kancalari yukari dogru olmakla aralarinda bir kaplumbaga resimi ( gozleri metaldir )
14uncu isaretimiz , kaplumbaganin baktigi yonde delikte bakrac tutan kadin figuru
15inci isaretimiz , otluktan yem yiyen 3 domuz resimi , soldaki domuzun sol bacagi kirik ve de kirik bacagin karsisinda
ki kayada bir bacak ve de bir salkim uzum resimi
16inci isaretimiz , domuzlarin istikametinde tepeye dogru 2 gunes ve de 1 yarim ay resimi 2 gunesin arasi 135 adim ve de bu arada bir baska kayada bir genc kadin resimi
17inci isaretimiz , suyun icinde yerli kayada 3 balik figuru ortancanin kafasi yok , bu kafa 13 adimda suyun disinda bir kara kayadadir ayrica bu kayada bir de yilan resimi vardir
18inci isaretimiz , suyun bir havuz yaptigi yerde sol kisminda ki kayada bir gullu hac vardir , hacin hemen altinda bir kartal yilani yer resimi
19uncu isaretimiz , kapali bir magara cevresinde at arabasinin bir cok parcalara bolunmus isaretleridir , arabanin atlari 4 ve de her biri farkli yonlere bakmakta arabanin tekeri magara tavanindadir magara girisinde bir asker figuru vardir

Eşkiya (veya şahsi gömü) İşaretleri

İşte definecinin odaklanması gereken işaretler bunlardır.Bu işaretler ise genelde yaşam yerleri dışında,kaçış yolları üzerinde ve dağlık alanlarda bulunur.Bu işaretleri diğerlerinden ayıran en önemli durum ise bu işaretlerin bulunduğu yerde (kazı yapılsa dahi) emarelerin bulunmamasıdır.O halde şunu diyebiliriz; bir işaret görüp altına doğru kazı yaptığımızda burada mezar, yapı v.s… çıkmazsa o halde bu işaret bir şifre içermektedir.Bu da bize işaretimizin define işareti olduğunu gösterir.Genelde insanla özdeşleşmeyen hayvan figürleri;tilki,kurt,tavşan,kirpi,geyik,deve,at,eş ek vb.define

işaretleridir.Diyebilirsinizki;kurt,at,eşek vs. insanla özdeşleşir.Ama bide şu açıdan bakın gömüyü yapan kendisini bu tür yaratıklarla özdeşleştirmez.Zaten insanla özdeşleşen hayvanların mezar imaresi olduğunu belirtmiştim.Örnek verecek olursak;aslan güçlü bir hayvandır bu pekala insanın kendini özdeşleştirebileceği bir hayvandır.Özellikle kuş türü hayvan işaretleri uçmak eylemiyle bu dünyayı terk edenleri ifade eder. İşte bu tür işaretleri gördüğümüzde gerekli teknik donanımla tarihsel bir inceleme yapılır ve devlete resmi kazı müracaatında bulunulur.Diyebilirsinizki resmi kazıya gücümüz yetmezse ne yapacaz.Bence bu soruyu sormadan önce resmi kazı için neler yapılması gerektiğini ve harcamaların ne kadar olcağını araştırın göreceksinizki çok cüzzi bir miktar olacaktır.Yaklaşık olarak ilk işlemler için 1000 ytl civarı ondan sonra devam eden her bir gün için kazıcı ve diğer tüm masraflar dahil 500 ytl yi geçmez.Bi kazı için kazıcıyla berabar size bir gün yetmezmi.Elbetteki yeter.Tabi eğer noktanızı belirlemişseniz.İşte arkadaşlar 1500 ytl ye bir resmi kazı yapmış olacaksınız ve çıkan emarelerden yaklaşık %50 pay alacaksınız.Bu payı küçümsemeyin Devlet, kaçakçıların çıkardığınız o emarelere verdiğinin kat kat fazlasını verdiği için devlete verdiğinizde daha karlı olacaksınız ve güvende olacaksınız herşeyden önemlisi bu ve tabi kültür değerlerimiz ülkemizde kalacak

Eşkiya Manukyan Belgesi 3

Ayi deresi
Buraya yakın bir koltuk taşı ile dede mezarı vardır. bu civara yakın Hora köyü vardır. hora köyü yakınlarında sırtında cüppe , elinde tesbih derviş resmi vardır. 35 adım karşısında papaz boynunda bir put boynunda zincirli put vardır. Muradiye köyü yakınlarındaki kayalarda gelin alayı , gelin atın üstünde ,a tın ayağı kırık,çalgılar önde , buraya ayı deresi yakındır.

Ayı deresinde çok bol miktarda resimler vardır. domuz resimleridir. Derenin orta kısımlarında bir su yarıntısı karşısında altın ocağı suyu karşısıntısı ile sarp derenin birleştiği yerde burun vardır. bu burnun en sarp yerinde yüksekçe oturak bir değirmen kayası, dört köşesinde dört adet put vardır. bu dereye uzun hasan deresi denir. Uzun hasan deresinin uzun hasan değirmeni vardır. bu değirmen üzerinde büyük korkunç bir kaya vardır. üzerinde kurt resmi vardır.
Bu kaya değirmenin üzerine düşecekmiş gibidir. Değirmenin ön kısmında manda gibi siyah taş üzerinde tekrar kurt resmi vardır. buraya yakın topla geyik resmi vardır. Hakiki bölgemiz buradan başlar. Nişanlarımız 12 dağda mevcuttur. Deniz generali İzmit Akmeşe köyünden Ermeni Hacı Torosoğlu Manuk Bey, korsan çete başı Timuryanidir. Son merkezimiz Sakarya Yeşil dağdır. İskele kasabası denizden merkezimizdir.
Bahsettiğimiz köyler bir yerde aranmaz araları çok menzilli ve geniştir. Bu köyler 13 kasabaya taksim edilmiştir. Her bir kasabaya 4 köy düşer. Ermeni Timuryani Manuk Bey sene rumi 29.03.1210 miladi 12/06/1794
Aksu Boğazı iskele kasabası muhiti içinde bir Perşembe günü saat gece 11:20 Saadeti Aliye yani İstanbul merkez hazine nazırı Artin Gazosyan , Emin ağa İstanbul İzmit ikametgahlı. Bir akçay aksu deresi boyu bir taşlık boğaza çıktık. Karadan karakütük at kaydı mıntıkası sarı meşelik havalisinden Handere kumpanya birlik değirmenine Dikenli boğaz büyük dere 6 saat Karaköse köyü kuzey tarafından Göksu yan tarafında kalır. Aşağıda Vezir hanı ve ayran pınar , karşı üst tarafında Kırcali köyü kirazlı yaylası ve o civarda kudret hamamları vardır.
Kuzeyinde dikme tepe köyü doğu yönünde yirmi dakika altında hersek yeni köyü vardır. vezir handan iki saat mesafede tahtalı köyü vardır. karşısında Manok çiftliği ve manastır tepesi bir adacık halinde her tarafı nehirle çevrilmiştir. Orta yerde bir tepe üzerinde dana gözceli, başköy ve alagöz , börekli köyü, çini köprüsüne 12 saat mesafede paşa köyü vardır. ömer köyü üç saat üstünde ve paşa köyünün tam batısında kırk dakika Alibey köyü vardır. toprağı deve tüyü rengindedir. Düz çayır içinde olup halkı Kendir ve pamuk ekerler. Kendileri dokur, kendileri giyerler. Bu köyün ahalisi hep beyaz giyerler.
Alibey köyünün ormanları pelit ve meşe,pürenliktir. Alibey köyü ormanlarından ilk şahin kaya görülür. Buradaki yol Şama gider. Yolun karşı tarafında Hora tepesi ve >çalgı mağara vardır. burada çayırda sıra ile dizilmiş 18 adet taş dikilidir. Bu mevkide dere içinde sofra kaya vardır. yanında dikili dört adet taş vardır. üzerinde yedi kaşık,yedi çatal, bir ekmek dilimi bir d eyedi plakalaı zincirli çakı olacak. Zincirli derenin karşı tarafında yüksekte bir mağara vardır. mağaraya girerken kapının üzerinde sandık biçiminde bir taş, denize yakın iki kaya arasında mağaraya arkamızı verdiğimiz zaman karşımıza merdivenlerde martı kuşları resmini görürürz.
Martı kuşları bir kovadan su içmeye gidiyor. Geyik bir civcivde. Geyiğin tepenin üstünde bir mağara mevcuttur. Mağaranın yanında bir kapı omzunda bir kapı , su bakırlarıyla yan bakıyor. Baktığı yerde ayakları dolaklı bir avcı elinde silah taşa tırmanır vaziyette mağaranın kapısının karşısında bir kurşun atım mesafede bir avcı zağar köpeği , avcının hedefi geyik nişan almış vaziyettedir. Buradaki kız Bizans Konstantinin kızıdır. Burası eski Bağdat yoludur. Burayı tanımak için 3 metre yükseklikte bir yığma tepedir.
Ayrıca burada üç tepe vardır. bu havalide topla ayı ile topal geyik resimleri görülecektir. 40 okkalık kantar vardır. bu civarda kuyu vardır. kuyudan 200 metre yukarıda bir şaraphane vardır. bu civarda birde yazılı taş vardır. bu taşın doğusunda bir tava resmi vardır. buranın ilerisinde dalgalı arazi vardır. karşısında üç tepeler vardır. orta tepenin ortasından bir yol geçer. Tepenin üstünde bir taş, kız elini yüzüne dayamış sandalyede oturur vaziyettedir. Güneyine doğru üç kuyular vardır. burası İznik Çaltı dere köyüdür.
Sakarya ,Anda dağı yeşildağda haramidere ve şeytan dere çatağında, kavisinde anataşta bir Uzun ali bey monak bey değirmenini yapmış olduk. Dağın içinde mağara yada içindeki aşağıdaki dönen bir değirmenin altında ekin sepetini yaptık. İsmini de Ali Bey değirmeni dedik. Burası 4 köyün arası bir yerdir. Alibey köyü ,kayacık köyü, Çukur Canbaz köyü, tahtalı köy arası bir yerdir. Burası Karlı Dağdadır. Bursa Hüdavendigar muhitinde Karlı dağda mevcut bulunan bir mağara direkli mağara denir. Mağara içinde küfe ile saman yakılacak.
İki gözcüden biri mağaranın üstünde birde önünde kalacak. Saman yanınca meydana gelen dumanın üstte topraktan dışarı çıktığı görülecek. Bundan anlarız direkli
mağara olduğunu. Bandırma bozyaka muhidi içinde çete başı manuk bey timuryani, katırcı yani Anderya kaptan Mihail kaptan beraberlikleri ile geleceğiz Bir faytona., tekerleği kırıktır. Paytonun yanında pali köpeği var. Buradan sofra kayaya 90 adım mesafe vardır. bu civarda bir cami resmi kurt derededir. Bir ayı bakıyor oraya. Ayının arkasında karataşta tavşan resmi var.
Arkasınd a bişr köpek resmi görülecek ayının ense kısmında bir çubuk sokuludur. Burada bir kaynak olacak. Kaynaktan yukarıda 300 adım uzakta 2 kayın ağacı var. Ayıcısız topal ayıda 3 dere ağzında doğusuna gelen bir bayırdan sonra dikili bir taşta üstü putludur. Monak Beyin paytonu kenara da yüksek sergenden yürüyerek yanına varacağımız delik küçüktür. Solumuzu vererek gireceğiz. Girerken deliğin ağzında bir put var. İçeriye girdikten sonra sol tarafta bir payton resmi var. Oradan döneceğiz kanaraya. Onun yanında iki çakmaklı bir tabanca var. Sergene namluların birisinin ucu üst karataşa yani sinekli mağaraya diğer namlunun ucu bıyıklı alinin değirmenine işaret eder.
Değirmenin başında arkta, iki adet istavroz var. Kapıdan aşağıda derenin yanında kül ve pisliklerin atıldığı yer , küllüğün karşısında ki bir tepede derenin kenarında bir çınar ağacı var. Bu çınara üç kardeşler ağacı derle. Üç çataldır. Yanından su çıkıyor. Oradan döneceğiz. Değirmenin üstündeki üzerinde köpek budu bulunan taşa çıkacağız. Bu taş deliklidir. Bu taşta yedi yavrulu tavuk resmi vardır. değirmenin arkasında ki kacak kapısında dikilidir.
Değirmen önünde açıkta çayırda bir binek taşı, tam üzerinde üç köpek ayağı izi vardır. değirmenin içinde sol tarafta bir ocak vardır. değirmenin kırk adım aşağısında bir kuru duvar vardır. bu havalede yani değirmene yakın gelen bir kaynak suyu vardır. suyun taşında bir bakır kulp işareti vardır. değirmenin altındaki dere boyunda yassı bir taş vardır. üzerinden derenin suyu geçer. O taşın ortasında soba borusu gibi bir delik vardır. bu değirmene konan para Cezayirden gelen Kosto soygunu ,bu para emine reis burnundan çıkarılıp oniki saatte develerle buraya getirildi. Bizim nişanlarımızda budur. Çete başı Timuryani Manok bey sene 1833
Baran kaya sene 1834. 31 çete başı ve 72 mürettebatla birlikte Karadeniz Kırımdan gelen gemiyi esir aldık. Bozyaka kasabası yani Bandırma muhitinde deve otu köyünün doğusunda seren kaya denilen bir Sarıkaya katırlarla tam kırk katırla taşıdık. Yetmiş iki kişi ile yerleştirdik. Kayanın yüzüne 14 adım uzunluğunda bir oyma yılan çerçeve içinde ve deliğe giren vaziyette yaptık. Dikkat mağarayı tanımak için doğusunda yedi yığma mezarlar yaptık. Emin ağanın değirmenini bilmek için sarıgölden suyu gelir değirmen ve en yukarıdaki değirmen taştan oyma olacaktır. Ve suyun geldiği yerde oyma olacaktır.
Değirmenin dokuz basamaklı iki tane pınarı olacaktır. Biri tatlı biri acı su. Sularda yarım ay resmi olacak. Değirmen taşı olacak. Kanlı mağara:kanlı mağarayı bilmeniz için altı tane tekne resmi elimizle yaptık. Sağ tarafında düz kayada ayak resmi olacak sol tarafında üç basamak olacak , değirmenin alt ve sağ aşağısında topal ayı olacak ,kırk okka kan mağarada 99 okka kantarda mağaranın karşısında bir kızıl kayada olacak derenin yanındadır. Dağarcıklı değirmenin yarım dönüm önünde bahçesi var. Bahçe içinde bir sofra taşı var.
O değirmene hem dağarcıklı hem de alibey denildi. Arkacı değirmen çarkının altında bir domuz resmi bir istavroz olacak. Değirmen için odasına giderken kapı eşiği basamak dağarcıklı değirmene girmek için dokuz basamak olan yerden gidilir. Hem de suyun çıktığı yerden de girilir. Emin ağanın mezarını bilmek için Olukbaşından arkanı değirmene alacaksın. Kırk adım say, küçücük bir tepecik göreceksin bak. Arkacık ve dağarcık değirmen yanından dere geçer. Derenin yanında ince bir yol geçer. Yolun sağında üç adet kabir olacak. Biri ayrı beş adım üzerinde siyah bir taş olacak.
Baş ucunda üç delik ayak ucunda bir put işareti olacak. Emin ağanın mağarasından kudret kaleye doğru sırataşlar olup kudret kaleyi gösterir. Kurt tepesi vezir kaleside oradadır. Kudret kaleside 3 tepeyi gösterir. Kurt tepesi şöyledir. İsmi çatalkaya 12 tane dikilitaş vardır. çukur canbaz köyü kilise , kilisede bir papaz resmi papazın baktığı yere iyi bak. Kazanlara bakıyor. Uzun mesafede kazanları görürsün.
Toprağın rengi deve tüyü rengine eşittir. (A Pınarına) 300 adım mesafede tepede taş döşemeli yolu bulunan Hora tepemiz mevcuttur. Yolu ile sol tarafında bir çeşmemiz vardır. çeşmenin taşında bir gayda resmi ile üzüm salkımı resmi vardır. bu çeşmenin arkasına bakarsanız dört köşe bir taş vardır. Yontma bir taştır.
Kemençe resmi bu taşın üzerinde olacaktır. Civarında birde keçi resmi görürsünüz. Hora tepesine çıkarsanız toprak içine gömülü 38 adet oturak taşımız vardır. Görürsünüz bunlardan. Biri yedi değişik olup rengi de farklıdır. Kaldırıp bakınız. Ortada sandık biçiminde bir taş olup taş siyah, altında mahzenimiz mevcuttur. Bu taşın üzerinde istavroz işaretini görürsünüz. İçlerinde en basit ve enteresan olanı üç adet dikili taştır. İkisi bir arada olup üçüncüsü bunlardan farklıdır.
İkisi bir arada olandan sağ yandakini kaldırıp burada bir kemençe resmi görmeye çalışın. Görebilirseniz kıran kırar epey bir ganimet alacaksınız. İçinden ………A pınarı işaret ettiğim pınar Hora tepenin 300 adım etek yerine rastlar. Bu pınar epeyce bir mesafede ve pınarın arkasında ana taşta bir gayda resmi olacaktır. Onun arkasında 1150 okka çeken Napolyon altını saklayan 3 basamaklı merdiven bulurum. Merdivenin altına bakarım.
Kudret hamamına gelirken: Kırcalı köyünün hamamın döşeme taşlarında köpek ve karaca izleri vardır. bu hamamın arkasına dolaşıp bakarsanız kayalık bir mahalle ile karşılaşırız. İyi araştırın burada bir kadın bir çocuk taşır vaziyette kabartma tarafımızdan yapma resim görürsünüz. Çocuğun içinde 300 adet sarı lira olduğunu ben bilirim. Şayet rast gelirseniz tecrübe edersiniz.
Hamamın tekrar önüne gelin. Karşı kayalara bir göz atsanız kaya üzerinde 360 rakamını görebilirsiniz. Bu kayada karaca izleri tarafımızdan fevkalede izlenmektedir. Şunu söylemek lazım gelirse bu kayalıklarda hiç ot bittiğini görmedik. Bir ismini biz taktık dedik ki nohut kaya olsun. Bağcılık köyü civarında sıra ile dikilmiş 18 adet dikili taş mevcuttur. Ortadaki taşın rengi siyah olacaktır.
İçi oyuk olup 15.000 adet meblağı ile sıvanmıştır. Eğer rast gelirseniz kaldırıp bakın birde artı(+) işareti bulursanız içine üç basamakla girilen çalgılı mağaramız buradadır. Burada 12 adet dikili taşlımız vardır. içlerinden bir tanesi (+) istavrozludur. Kaldıralım bakalım mağaranın solunda kaldırım döşenmiş bir dar patika tepe üstüne çıkıyor. Kaldırımı dikkatlice takip edin.biz kaldırımın
Bittiği yerde durduk. 2X1,5 ebatında 2 metre derinliğinde bir yeri kazdık. Orasını zenginleştirdik. Orasını bulun. Kazacak olursanız altında 3 lük 1 kemer çıkar. Aradığınızın bu üçlü kemerin içerisinde olduğunu görürsünüz. Önümüzdeki dere içinde sofra taşımızda bulabilirseniz yuvarlaktır. Dört bir tarafında dört adet dikili taşımız vardır.

Eşkiya Manukyan Belgesi 1

ORTA ANADOLU KÜÇÜK ASYA:40 saat içinde olan bölgede Anda dağı Sakarya yeşildağ da denir.
Bu merkezde 39 sene 11 ay 29 gün 19 saat eşkıyalık yaptık ve büyük soygunlar yaptık. Deniz korsanı Timoryani ve çete başı maiyeti ile Prepetis Marmara deniz sahilinde mine reis burnu civarında içinde deniz girintisi kıvrıntısı yaptığı Bacalı mağara yakınlarında 4 adacıklar karşısından bir yola çıkarak yürüdük ilerde altından acı su geçen mermer ayaklı kemerli halkalı Efem Avam köprüsünü geçerek 4-4,5 saat ileride 3 gözlü kemer köprüden geçerek doğuya 1,5 saat ilerde oldukça sivri ve yüksek karatepeye vardık.

Karatepeye çıkarken de bir yerli anataş üzerine kabartma Çerkez eğerinin takım olarak yaptık. Kantarmasına da katlanmışça vaziyette eğerin üst kaşına taktık. Bu civarda 3 kaynak vardır. Kurt tepenin eteğidir. Zirveye çıktığımızda iki renkli mermerden oldukça büyük boyu iki kulaç 1,85 santim eni bir kulaç 150 santim olan bir tekneyi ana taşa kurnazlıkla yaptık. Ve bir köşesini kasten kırdık şarka,doğuya gelen köşesini. Teknenin sağ ön tarafında rusca yazılar yazılmıştır. Görünmez kapalıdır.bu tekneye çok yakın domuz kotrası vardır. Önünde güneyinde 18 santim bu kotraya 18 basamakla demir ızgaralarla içini girilir.
Tekneye kuzeyden güneye gelirken kaldırım bir yol dereye iner yolun bitiminde iki kaya bulunur. Bu kayanın birinde leğen ibrik resmi vardır. Buraya yakın dokuz lokmalı zincir resmi mevcuttur. Karatepenin doğusunda büyük bir mezarlık çok tarihidir. Karatepenin üzerinde yatır mevcuttur. Karatepenin batı kuzeyinde bir taş yığını vardır. Karatepenin üzerinde bir kayada 21 lokma zincir vardır. Karatepedeki işlerimizi bitirdikten sonra vezir tepeye vardık. Vezir tepede tam zirvede etrafı kaldırım taşı döşeli 22 adım boyunda bir vezir mezarı yaptık. Bu tepede 4 köşe bir taşta çıplak sol ayak resmi vardır. Burada kayada yay ok resmi vardır. Tepede bir taşın üzerinde tabanca resmi vardır.
Vezir tepeden güneye dönersek bir köy bir de vezir köprüsü vede mandıra yerleri görünür. Vezir tepenin poyrazında bir iki dönüm kadar büyüklüğünde bir sazlı göl vardır. Bu gölün ortasında adacık halinde bir karataşta 2 adet güvercin resmi yaptık. Biri yalaktan su içer, biri içmiş yukarı bakar. Bu taş aslında bir çeşmenin yalak taşıdır. Bu gölün doğu kısmı yarıktır. Bu yarık kanalda 40 adet kaldırım halinde taşlar dizilidir. Bütün taşlarda çeşitli işaretler yapılıdır.
Sarı göl doğu tarafında kayalıklarda bir asker ,yeniçeri askeri kayaya tırmanır vaziyette,elinde silah ,kütüklük belinde, sivri külahlı,yan bakar durumda kayaya tırmanır vaziyette resmedilmiştir. Askerin üzerinde bir yan sarkar vaziyettedir. Sarıgölün bir ayağı harami dereye karışır. Suyun karıştığı yerden biraz aşağıda ana kayaya hark(ark) ile domuzluğu oyularak hargın boyu 12 adımdır. Emin ağa namında bir değirmendir. Bu değirmenin içine 3 basamakla inilir. Savak yerine 9 basamakla çıkılır. İlk basamak kırıktır. Domuzluğa yakın sağ duvarın içinde 9 civciv ile bir tavuk, tavuğun başı üzerinde bir civciv yaptık. Bu civcive bir yılan saldırır vaziyettedir.
Değirmenden çıkan suyun sağında ve biraz aşağıda bir yerde bir ayağı kırık ayıyı,ayıcıyı yaptık. Ayıcı ayıyı oynatır halde. Ayıcının sopası yanında dayalı ,elinde defi, sigara çubuğu ensesinde sokulu , değirmenin önünde yarık bir kaya,köpek izli taş vardır. Bu taş binek taşıdır. Bu taşın üzerine çıkıp ta arkanı değirmene verip karşıya bakınca küçük bir mağara görülecektir. Bu mağara askıdadır. Kapının yanına kesme bir yol yaptık. Mağaranın kapısından iki kişi girecek genişliktedir.
İçinde bir çift öküzü ,bir çocuk çeker vaziyette yaptık. Değirmenin doğusunda bir kaynak arası duvarla yapılıdır. Değirmenin önünde çayırda bir incir ağacı Emin Ağa değirmeninin güneydoğusuna 15-20 dakika mesafede , 7 basamakla çıkılan bir mağara, bu mağaranın kapısının üzerinde 6 civcive bir yılan saldırır halde , bu yılanın kuyruğunda kahve değirmeni vardır. Yılana da şahin kuşu saldırır haldedir. Bunların yanında bakraçlı bir kız resmi vardır. Mağaranın tavanında çatlak, bu çatlaktan sol el ile alınacak bir harita vardır. Bu mağaranın kapısının karşısında ,40 adım mesafede Emin Ağaya ait mezar vardır.
Başında siyah putlu bir taş vardır. Bu mağaranın önünden geçen patika yolunun üzerinde 12 dikili taş vardır. Yedinci taş putludur. Haramidereye sarıgölün suyunun karıştığı bir noktadan yukarı doğru yürürsek aynı suyun ayağından dönen 3 değirmeni görüp geçeriz. Dereyi daha yukarı takip edersek dağın alan kısımlarında sarı meşeliğe geliriz. Sarı meşeliğin tam ortasında 2 öküz kıç kıça yatar vaziyette yaptık. Öküzlerden birinin boynunda 7 lokmalı zincir. Diğerinde bir çan vardır.
Bu oyalandığımız yerler vezir tepenin batı istikametindedir. Biraz daha yukarılarda ki kısımlarda kirazlı yaylada ,bir tek öküz boynunda çan, otlar halde görülecektir. Bu kirazlı yaylaya 2 saat mesafede , Erikli Yaylada pek çok nişanlarımız vardır. Erikli Yaylaya yakın bir yerde top koru içinde ,hamile kadın, elinde bir çocuk ,top koruda 7 adet mezar vardır. Bu mezarlar aslında bir yığmadır.
Not: Sayfa sıralaması belgelerin sayfa düzenine göre yapılmıştır.
Ortada ki yığmanın tam ortasından , kıbleden kuzeye bir kaldırım yol gider. Top koru ardıç ağaçlıdır. Bu top koru alanı girişinden geriye dönüp harami derenin yukarı kısmını takip edince dere ikiye ayrılır. Sağ kola giden şeytan deredir. Şeytan derede 3 tarafı ana taştan hargı(ark) dahi ana taşa oyulmuştur. Hargı 5 adımdır. Bu değirmen Alibey değirmenidir.
Değirmen ile dere arasında basamakla çıkılan bir sofra kaya vardır. Sofradan aşağıda 200 adım kireç kuyusu vardır. Biri derenin sağ tarafında, diğerleri sol tarafındadır. Derenin taşları mermer kireç taşlarından olup derenin diğer yakasında kızılcık ve ıhlamur ağaçları vardır. Dereden aşağıda siyah kırmızılı topraklık ve karşısında ak topraklık vardır.
Alibey değirmeni 3 tarafı ana taşa oymadır. 3 sağ, dördü sol tarafta giriş delikleri vardır. Değirmenin içine 3 basamakla girilir. İçinde sol tarafta bir ocak şömine vardır. Şöminenin içinde bir put vardır. Değirmenin duvarında bir kandil konacak yer vardır. Değirmenin kapısının sağında bir metre boyunda ,bir put değirmenin sol tarafında 7 basamakla savak başına çıkılır. Değirmenin kapısına karşı muska bir çayır, bir dönüm kadar bahçesi vardır.
Bu çayırın her üç köşesinde demir kazıklar çakılıdır. Bu değirmenin doğusuna rastlayan dağın birinci tepesini aşarak kazan dereye varırız. Kazan derede her bir tarafı ana taştan oyulmuş ve bizler tarafından kapatılan bir dağarcık değirmeni yaptık. Domuzluktan dökülen suyun altına bir domuz resmini yaptık ve değirmenden biraz aşağıda 5 arşın kadar yükseklikten dökülen suyun altını taşlar ve molozlarla kapadık. Havuza yakın bir yerde bir oturak koltuk taşı vardır.
Bu taşın karşısında 30 cm boyunda bir put yaptık. Bu putun bir ucu uzundur. Buradan baktığımızda bir mağara göreceğiz. Bu şelalenin bulunduğu dere suyunda alabalık yaşamaktadır. Şelalenin yukarısında, kayanın yüzünde bir balık resmi vardır. Bu kayada değirmen doğusunda bir fırın ağzı şeklinde bir yer vardır.
Dağarcıklı değirmenin önünde yarım dekarlık bir çayır vardır. Orada bir binek taşı, onun yanında karpuz biçiminde yarık bir taş vardır. Yarığın ortasında bir taşta kurt resmi vardır. Değirmene gelen bir kaynak suyu tam 200 arşın mesafeden gelmektedir. Bu sudan su içerken dizimizi dayadığımız taşta küçük bir put,suyun geldiği yerde bir duvar, değirmenin üzerinden bir yol kuzey istikamete doğru talip edersek bir kara orman mevkiinde alnı kesik bir kaya göreceğiz.
Bu kayanın ortasında demir halka çakılıdır. Bu taşın yukarısında batıp çıkan su kolsağı vardır. Bu alnı kesik kayanın sol tarafında çam tepesine benzeyen bir yapma oyuk vardır. Bununda sol tarafında tosbağa resmi yapılmıştır. Buranın karşısında ki taşın üzerinde bir koltuk, bu koltuk taşı karşıda ki kayaya bakarsak gözlük biçimindeki halkalı kayayı görürüz. Halkalı kayaya sırtımızı verip , sarp kayalardan döşeme taşlı Bağdat yoluna ineriz. Bu yolu bir arkalayıp oradaki dereden karşıya geçeriz. Halkalı kaya karşısındaki bir yokuşa tırmanırsak bir eski harabelik bir yere geliriz.
Harabeliğin önünde çayırda 3 adet taş yığını vardır. Bu havalide sahte bir çok nişanlarımız vardır. Daha yukarıda kayalıklara çıkarsak kalemden çıkma bir oturak taşı görürüz. Üzerine oturduğumuz zaman alnı kesik kayada ki halka ile aynı hizaya gelir. Halkalı kaya 24 santimetre yüksekliktedir. Yerden 18 santimetre yukardan 6 santimetre bulunan halka iki yataklıdır. Her iki tarafa yatar bu halkalı kayanın sağında ki boğaz içinde suyu ayakta içilebilen taş oluktan, akan bir çeşmeyi buluruz. Taş oluklu çeşmenin önünde büyük taşlarla yapılan bir kaldırım vardır.
Çeşmenin üstünde ki sırtta Sinekli Mağarayı buluruz. Bu mağara Halkalı Kayanın karşısındaki sırtta Sinekli yamaçta bir yerdedir. Sinekli Mağaranın içine girdiğimiz zaman sağ tarafta bir nal resmi vardır. Daha ileride yol ikiye ayrılır. Halkalı kaya önünden geçen taş döşemeli Bağdat Yolunun güney istikametini takip edersek yukarıda sırtta bir Ceneviz Kalesine girince bir türbe görürüz. Sinekli mağaranın diğer kapısından çıkarsak biraz ileride yol ikiye ayrılır.
Sağa gideni kazana benzeyen bir kavis çizerek Kudret Kalesinin dibine gider. Bu kudret kale 14 santimetre yüksekliğinde önü ovaya açılan bir yer altı kalesidir. Kudret kalesinin coğrafyası aslen şöyledir. Dersaadetin güneyinde o zamanlar Dersaadetten tam 7 saatte yelkenliler ile ulaşılan Aksu , Akçay boğazı , dikenli boğazı Yeniköy ormanlarından Kayacık boğazına çok yakın , dört köyün ortasında , Karahasan Köyü, Tahtalı Seyran Köyü, Çukurcambaz köyü, Kayacık Köyü boğazı, Kayacık köyünün her iki tarafı sarımtrak ve kabamsıdır.
Toprağı deve tüyü rengindedir. Ve deniz kenarında Yeniköy ormanlarından kuru bir derede, sarp bir yerdedir. Kudret kalenin doğusunda Sarı kaya pamukçu yokuşu, Kirazlı Yayla, Kel Tepe, Karatepe, Vezir Tepe, Kuru dere, Tarihi bent, Kuru duvar, Top Koru , büyük yığma , zehirli kuyu bunlar tamamen doğudadır. Kudret kayanın güneyinde Emin Ağa değirmeni, sulu dere,ayran pınarı, Hora tepe , baskılı kaya, kapı kaya ,sarı göl, iki öküzler, sarı meşelik ,harami dere , şeytan dere, büyük şarlak,topal ayılar.
Güney batısında 3 dere çatağı, büyük ayı, şarlak çakıl yığını, isli mağara, dağarcılı değirmen, Ceneviz Kalesi , Çimenika kalesi, suyu ayakta içilebilen taş oluklu çeşme, top koru 7 mezarlar, batısında kiremitli mandıra, kömür kuyusu, kız çeşmesi, 2 yol ağzında bir çeşme, 2 yol ağzında bir mezar, kuzey batısında kurt kaya kale 21 kulaç derinliğinde 4 köşe kuyu dibek taşı,kuru insan kafası kudret kaleye sadece batıdan doğuya girilir.
Kaleye çıkarken yanda bir mağaranın kapısının üzerinde bayyoza şişe iki adet mağaranın içinde bir derviş oturmuş durumda, kalenin üzerinde taş kaldırımla çevrili bir mezar vardır. Kudret kayanın üzerine çıkılırken bir sahanlık su toplama yeri , kudret kalenin doğu kısmında bir birine bağlı yedi adet put kuş resimleri ve 3 adet mağara delikleri vardır. bu deliklerin ikisine merdiven dayanabilir. Kayanın güney kısmında bir çerçevede 3 adet oynayan kızlar resmedilmiştir.
Kayanın güney kısmında tuvalet kanalı, bu kanalın ucu güneye doğru dereye iner. Kalenin güney batısında yaya mağarası vardır. Mağaraya yan yan gelinir. Mağarada baca vardır. bu mağaranın 35 adım güney batısında bir dervişe benzeyen bir taş vardır. taşın altında 3 adet burgu deliği vardır. kalenin doğusunda kel bir tepenin üzerinde 3 adet mezar vardır. kudret kalenin doğusunda büyük bir yığma vardır. Bu yığın taş yığınıdır. Yığmanın hemen altında yan giden bir zehirli kuyu vardır. Yani 780 kişinin zehirlendiği Horasan duvarlı ranzalı mürettebat yatakhanelerine gider. Burada ilelebet payidar olacaktır. Kudret kalenin doğusundan gelen dere kurudur. Güney batıdan gelen sulu dere ile çatak yapar.
Bu çatakta Emin ağanın değirmeni vardır. bu çataktan az aşağıda derenin suyu mavi gölet denilen bir gölete dökülür. Bu gölette su çoğalma olayı yaratır. Sebebi de kuru dere çift katlı dere olduğu için ikinci katın suyu gölete bağlıdır, gizlidir ve soğuk su budur. Arazinin suyunu emdirip tarihi bent denilen doğudan gelip batıya uzanan bendin altına gizli olarak verilmiştir. Kudret kalenin doğusundan gelen dere ile güneybatıdan gelen dere çat yapar.
Sulu dere çatak yapmadan evvel kudret kalenin güneyini yalayıp geçer. Derede burada (Z) çizer. Bu (Z) çizen derenin tam ortasından bir kaldırım yol geçer. Burada ki kaldırımlı yol iki kaya arasında biter. Kaldırımın bittiği yerin sol tarafında siyah bir taşta domuz resmi yapılmıştır. Kalenin güneyindeki sarı göl on iki metre uzunluğunda bakır tellerle üzeri kapanmıştır. Bu gölün tam güneyinde yedi baskılı kayanın önünde bir bakır çubuk sarı göle karşı uzanır.
Çubuklu sarı göl bulunmuş olur. Gölün üzerinde fotere benzeyen bir taş vardır. bu foterin kenarlarında iki adet güvercin vardır. bu göle yakın bir Çerkez eğeri ,siyahtır. Kudret kalenin güneyinde ki şelalenin sağında dikili duran kayalarda Çakıl yığını vardır. kudret kalenin güney batısında 35 dakika mesafede Ceneviz kale mevcuttur. Bu kalenin üzerinde yedi adet mezar vardır. bu kaleye güney batıdan girilir.
Yolun sağında 2 adet kule yığını sol tarafta bir adet kulenin taşları içeri yıkılmıştır. Bu yıkıntı taşların altında bir ayak izi vardır. bu kalenin kayalarında kömür gölcüğü resmi yapılmıştır. Bu kalenin üzerinde taşta tabanca resmi yapılmıştır. Bu kaleye gelen yolun solunda bir çeşmenin suyu diğer bir kaynak suyu ile aşağıda birleşir. Birleştiği yerde su kapalı bir teknenin altından kaybolur. Bu batan su Kudret Kalesine giden gizli sudur. Kudret kalenin üzerinde yedi adet değirmen taşı üst üstedir. Kudret kalenin kuzeyinden bakıldığı zaman tabiat görünümlü 3 adet set vardır. kudret kalenin eteklerinde , saçakları altında 40 hayvan bağlanacak ve ahırlık mevcuttur.
Tabanı taş döşelidir. Bu ahırda halka ve yemlikler vardır. mağaranın sol tarafında çobanın odası vardır. duvarda ateş yanan bir delik vardır. bu mağaranın kapısı önünde yedi adet dikili taş vardır. kazana benzeyen kavis çizer. Yoldan sola giden yolu takip edersek buradan kapı kayaya varırız. Kapı kayada güğümden su döken kız kabartmaları yaptık. Kapı kaya geçidine yedi kişi yan yana dursun bu geçit kapanır. Kapı kayanın sağ tarafında kiremit ocağı vardır. Bu ocakta 2000 okka gümüş para geçerlidir. Kapı kayanın solundan dere geçer.
Kapı kayanın solunda 3 arşın uzunluğunda bir yılan resmi kapı kayadan geçtikten sonra yedi keseciler keçi deresine indik. Yolu kaybetmemek için yol boyunca kırk bir adet klavuz taşı diktik. Bu taşların 39 uncusu putludur. Kapı kayaya sarı ve çatal kaya tam 45 dakikadır. Nihayet bu yolda ikiye ayrılır. Birinci arpa tarlası Lefter’in mevkiine , ikinci şahin kaya ve kartal kayaya gider. Şahin kayanın ortasında bir mağara küçücüktür. Mağaranın kapısın altında kurşunla çakılı dört adet çingene çivisi çakılıdır. Bu mağaraya 3 basamakla girilir.
Mağaranın içinde sol tarafta ocak yapılmıştır. Kartal kaya kartal kayada kartal süzülür şekilde durur. Kartalın altında yuva vardır. Yuva ile kartalın arasında bir gül resmi yapılmıştır. Kartalın altında mağaranın kapısından girerken sağda çerçeve resmi vardır.
Mağaranın ortasında sıçan çukuru vardır. Bir ismide sıçal çukurudur. Mağaranın tavanında bilek kalınlığında bir halka vardır. halka yerden 22 arşın yüksektedir. Kayanın üzerinde dört köşe bir tekne , dört köşelerinde de matkap delikleri vardır. Kartal kayanın karşısında sivri kayada ağzı açık fırtına benzeyen bir mağara görülür. İçerisinde dört köşeli bir sofra taşı vardır.
Diğer yol ise berber damları önünden geçtikten sonra merkez hükümetlik yapmış ilk Osmanlı kasabasına gider. Bu yol çok uzun bir yoldur ve daima eski ana yolu takip edip yolun sağ tarafından gidersek sandık biçiminde bir mermer sandık olup yol boyunda putlar ve çok aldatıcı sahte son derece oyalayıcı resimler yaptık. Birbirini takip eden bir çok rezilhane nişanlarımızı da göreceksiniz. Bu yolu takiben kurt tepe çatal tepeye çıkarız. Çıkarken kesme kayalar arasında tepe

Eşkiya Manukyan Belgesi 2

Mağaranın ortasında sıçan çukuru vardır. Bir ismide sıçal çukurudur. Mağaranın tavanında bilek kalınlığında bir halka vardır. halka yerden 22 arşın yüksektedir.
Kayanın üzerinde dört köşe bir tekne , dört köşelerinde de matkap delikleri vardır. Kartal kayanın karşısında sivri kayada ağzı açık fırtına benzeyen bir mağara görülür. İçerisinde dört köşeli bir sofra taşı vardır.

Diğer yol ise berber damları önünden geçtikten sonra merkez hükümetlik yapmış ilk Osmanlı kasabasına gider. Bu yol çok uzun bir yoldur ve daima eski ana yolu takip edip yolun sağ tarafından gidersek sandık biçiminde bir mermer sandık olup yol boyunda putlar ve çok aldatıcı sahte son derece oyalayıcı resimler yaptık. Birbirini takip eden bir çok rezilhane nişanlarımızı da göreceksiniz. Bu yolu takiben kurt tepe çatal tepeye çıkarız. Çıkarken kesme kayalar arasında tepenin orta kısımlarında yolun dibinde yatan bir kayada büyük bir kurt resmi vardır.
Kutrun ağzı açıktır. Salyaları akar vaziyettedir. Buraya yakın bir dibek taşı içinde Volcan’ın mühürlü putu , bir insan kafası, bir kılıç resmi yapılmıştır. Karşısında ki yolu devam edince doğru tepe üzerine çıkarız. Burada sivri bir mezar vardır. ve aynı yolu takip edersek merkezi hükümetlik yapan Osmanlı şehri Hüdavendigar’a birbuçuk saat sürer. Bu yokuşun hakim bir yerinde 3 deve resmi vardır. biri çuval yüklü ikincisi sandık yüklü, üçüncüsü boş ve arkasına bakar vaziyettedir.
Bunun ilerisinde tatlı bir yokuş vardır. adına pamukçu derler. Bu yokuşta yedi adet taş dikilidir. Yokuşun üzerinde dama taşı vardır. Dama taşının 200 uçurum tarafında 2 mezar vardır. pamukçu yokuşunun bitim noktasında bir balık, bir ok, bir nal , balık oka ok nala bakar vaziyettedir. Bu işaretler dama taşının ve mezarların işaretidir. Orada bir değirmen vardır. bu dere kuru deredir. Şeytan değirmenidir.
Bu kuru dere Karacalar köyünün yakınından ve arkasından geçer. Bu derede ayrıca posta güvercini vardır. bu kuru dereye yukarı takip edersek Manol Uzun Ali değirmenini iki dere çatağında buluruz. Değirmenin iki tarafı kayaya oyulmuştur. Savak yerine 9 basamak çıkılır. Değirmene 3 basamakla girilir. Değirmenin sağ duvarında boz bir taş üzerinde işaretler, bir sol ayak içinde put, bir sağ el içinde put, yarım adam resmi önünde beyaz put.
Burası karlı dağdadır. Burayı kapatan Mikail kaptan , Martin kaptan ve Timuryanidir. Bu dere üzerine kurulmuş yedi dereye karşı Karahasan köprüsü mevcuttur. Bu köprünün üzerinden değirmen arkı geçirilmiştir. 3 kemerli orta kemerin üstünde geyik kafası yapılmış bir tepsi içinde dört köşesinde geyiğin ayakları resmedilmiştir. Sol kemerin altında put vardır. kemerdeki dört köşeli taşta Karahasan yazısı mevcuttur. Bu köprünün batı ayağındaki kayada 3 delik vardır.
Köprünün batısına 25 adım mesafede bir kuyu vardır. köprünün güney doğusunda kayanın dibinde küçük bir mağara vardır. bu mağarada insan kafasını andırır taşlar vardır. Mağaranın tabanı toprak döşelidir. Köprünün doğusunda 10 dakikalık mesafede 3 mezar vardır. ortadaki mezarın başında sarıklı bir kellenin alnında yılan resmi mevcuttur.
Karahasan köprüsünün ilerisinde ,batısında bir Yeniköy içerisinde Hersek köyü arasında minare kaya mevcuttur. Bu minare kaya 40 basamaklıdır. 26 tanesi kırıktır. 12inci basamağında seksen santim boyunda bir put vardır. bu kayanın bir imside ezan kayasıdır. Bu kaya sarıdır. Köprüden iki yüz arşın aşağıdadır. Karahasan köprüsünün içinden geçip dere yukarı devam edersek üç taşlı küçük Hora tepenin altında Mari Sarsamka Deli Ali Papazının değirmenini ve mağarasını buluruz.
Bu değirmende , mağarada çok nişanlar yaptık. Sebebi de Türk Zasptiyeleri bizi sıkıştırdığında 3 ay kalmak zorunda kaldık. Değirmenin tam ortasında Sarsamka Papzın cesedini gömdük. Bize hainlik yaptı, öldürdük,koyduk. Adına da Sarsamkanın değirmeni dedik. Değirmenin karşısında , doğusunda bir siyah taşta kama resmi Sarsamkanın 43 senelik soygun yapmış olduğu varlık buradadır. Bu değirmenin arka duvarında 3 adet delik vardır. değirmenin üstünde Hora tepesi mağara arkının duvarındadır.
Buradan yol yukarıya devam eder. Bu yol ileride ikiye ayrılır. Bu iki yolun çatağında 40 adım boyunda sarı kızın mezarı vardır. bu mezarın başındaki taş beni buraya meçhul bir asker koydu. Ayak taşındaki taşta yazıda karnımda yılan var. Bu mezarın etrafında 40 adet taş öbekleri vardır. bu taş öbekleri sarı kızın yanında bulunan 40 cariyelerin mezarlarıdır. Buraya çalı Çukur cambaz köyü çok yakındır. Bu köy 30 hanelik bir köydür. Bu köyün 3 yönü de kayalıkla kaplıdır.
Sadece güney yönü açıktır. Bu köye cambaz kayalar dediğimiz tel halatlarla geçilirdi. Bu köyün karşısında dere içinde 3 burun çıkıntısı vardır. her burun önünde birer dibek taşları vardır. doğuya bakan dibek taşının doğu ucu kırıktır. Buradan dere yukarı doğuya devam edersek önü çukur olan kemikli mağarayı buluruz. Bu mağara içinde kemik ve kül yığını altında demir ızgaralarla ikinci kaat inilir. 40 adet generalin cesetleri vardır.
Burada bulunan türbe aslında türbe değil bir yığmadır. Yanından taş oyma nöbetçi barakası , barakanın bir tarafında alnında doğu tarafında bütün bir ay resmi,
karşısında yarım ay resmi karşılıklıdır. Burada rakamlar vardır. Bu rakamlar krokidir. Bu tepede bir kahve tepsisi ve alt alta sekiz fincan , bir cezve ,az önünde iki çift rakamlar görülür. Diğer tek rakamlar ile karşılaştırılır. Şifre okunacak, buradaki 12 para yerlerini ve ziynetleri tespit edilmiş olacaktır.
Buralarda yol ikiye ayrılır. Tepeye çıkarken ambar kaya altında bir pınar, önünde yarım değirmen taşı,üzerinde put . bu pınarın arkası kuru duvar türbeye çıkarken diğer yolu devam edersek bu yol Hora tepesine gider. Yolun solunda bir çeşme taşında karaca resmi vardır. birinde üzüm salkımı resmi vardır. çeşmenin arka ilerisinde dört köşe yontulmuş taş üzerinde bir kemençe resmi o civarda bir sakallı keçi resmi, bu çeşmenin güneyinde bir ziynet mezarı vardır. bu çeşmenin ismi Ağ Pınarı veya ayran pınarıdır.
Hora tepesinin orta yerinde hasır şeklinde bir siyah taş sandık biçiminde , köşesinde sancak deliği vardır. bu civarda kudret hamamları vardır. Kudret hamamı Manika Çiftliği yakınındadır. Kudret hamamına giden kaldırım yolda karaca ve köpek izleri vardır. Hamamın arka kayalarında bir kadın elinde bir çocuk tutar şekildedir. Hamamlara karşı kayalardan birinde 366 rakamlı kaya üzerinde karaca izleri olup bu kaya ot yığınına benzemektedir. Bizler bu kayaya nohutlu kaya dedik, ismini verdik. Bu kayanın üzerinde bir delik vardır.
Horasanla kapalıdır. Bu kayanın aslı istikametinde Vezir Paşa köyü vardır. bu hamamın bir yerinden su çıkar. Çıktığı yerde yuvarlak bir göbek taşı vardır. taşın kenarındaki taşlar kaldırım gibi döşelidir. Yedi keseciler deresi hamamın doğusunda bir yerdedir. Bu derede bir şeytan değirmeni vardır. bu derede iki mağara vardır. birinde yedi yavrulu tavuk vardır. bu dereden aşağıda Harami dere ile birleşir.
Tam iki derenin çatağında iki tarafı ana kayadan oyulmuş beş basamakla savak yerine çıkılan Uzun Ali değirmeni vardır. bu değirmen ikinci zengin değirmendir. Soldan, doğudan gelen dereye girersek bu derede her tarafı ana kayaya oyulmuş Kümbeliye birlik değirmeni vardır. bu değirmenin dört adet giriş delikleri vardır. 3 basamakla değirmene girilir. Değirmenin sağ duvarında 7 adet elbise asılacak delikler vardır.
Değirmenin sol duvarında yedi adet veya sekiz rakamları vardır. Altında bir ocak yeri vardır. değirmenin ortasında yerde muska üçgen bir taş vardır. kapının önünde bir binek taşı vardır. cephesinde çapraz resimleri vardır. değirmenin arkasında 5 metre , bir Karataş ta köpek resmi vardır. bu taşın üstünde bir cezve vardır. değirmenin üzerine iki buçuk basamakla üzerine çıkılan oturabilen bir sofra kaya vardır. Bu değirmen 10 dakika aşağıda Kükürtlü pınar vardır.
Kumpanya asırlık değirmenin arkı Bin adımdır. Ana kayadan kesilmiştir. Kuru dere il sulu dereden suyunu alır. Bir taşı kesemediler etrafını döndüler. Bu taş bir put olup bir de eski Türkçe yazılar vardır. bu taştan tam altmış adım yukarıda baskılı kaya diye bir kaya vardır. nu kayada volcanın mühürü vardır.
Bu değirmen bin adımdır. Pınar gelir. Pınarın arkası kuru duvarla yapılıdır. Bu pınarın ismi doğu pınarıdır. Bu değirmen üç tepenin arasında bir çukur yerdedir. Ortada ki tepenin üzerinde taşlar uzaktan koyunlar yatar vaziyette görülür. Kumpanya birlik değirmenine kapı kaya on dakika çeker. 45 dakika çatal kaya bir buçuk saat , sarı meşelikte ki iki öküzler 45 dakika çeker bu değirmenden.
45 dakika aşağıda yedi at bağlanan yeri mevcuttur. Yedi at bağlanan yerde yedi adet yemlik, yedi adet taştan oyma tokalar mevcuttur. 6 taş kaldırım döşelidir. 7 atlı ahırın kapısına sırtımızı verirsek karşımızda ki kayada Volcan ,Ali bey, Ali Beyin hanımı başında şapka Volcanın kolunda bir baston . kumpanya birlik değirmeni Karahasan köprüsüne iki buçuk saat çeker. Karatepenin eteğindedir. Ceneviz kalesi bir buçuk saat çeker. O dereden yukarı doğru keçi deresinde çok mağaralar vardır. bu deredeki mağaralardan bazıları şunlardır.
Bir mağarada yan yatmış gemi resmi, diğerinde ters gemi resmi, diğerinde ise yüzer gemi resimleri vardır. buraya en yakın köyler şunlardır. Savla köyü bu köyün 1 saat yirmi dakika mesafede Ali bey değirmeni vardır. bu değirmene 3 basamakla girilir. Değirmenin savak başına 7 basamakla çıkılır. Savak yerinde bir yengeç resmi vardır. değirmenin önünde binek taşında köpek izi, değirmenin karşısında çayırda, meralıkta civcivli tavuk , birbirine sarılmış iki domuz ve bir yılan vardır.
Bu civarda bir mağara kapısında iki yılan bir delikten içeri girer, diğeri dışarı çıkar vaziyettedir. Mağaralarda aslan ve kaplan resimleri vardır. bu mağaralar kapalıdır. Uzun ali değirmeninin doğusundaki kayalarda değirmen taşı oyulmuş ,yarım bırakılmış , bu dağlarda pek çok böyle bir çoklarına rastlayabiliriz. Doğuda ki kuru boğaz içinde bir acı su kaynağı vardır. Bu yarım bırakılmıştır. Değirmen taşlarının arasında ana kayaya oyulmuş ve yarım bırakılmıştır.
Bu arkın karşı tarafında sırtta ufak bir dere başlangıcında burunun 13 adım kayanın burnunda geyik , arkasında yavru arkaya bakar, diğer burunda ise doksan adım mesafede sivri külahlı potur pantalonlu bir avcı diz çökmüş,nişan almış vaziyette ateş ediyor. Bu derede hiç su bulunmaz. Buraya yakın odalar ve yatak yerleri olan bir mağara vardır. Bütün bunların olduğu tepenin üstü düzlüktür. Bu tepede araları 29 ara ile nalbant alanında nalbant takımlarını taşlara işlenmiş vaziyettedir.
Buranın doğu tarafına gelen keçi dere içinde yazı colatı bir yerde ana domuz arkasında 6 yavrulu domuz vardır. bu domuzlardan üç yerde daha vardır. buranın doğusunda ki kayalarda Timuryaninin 4 at koşulu bir ispiti kırık sürücüsünün elinde kamçı,atlar koşar vaziyette,dört tekerlekli ,tekerlerin arasında bir poli köpeği bulunan paytonu yapmış vaziyettedir. Bu paytonun arkasında atlı süvariler resmedilmiştir. Bu atların baktığı yönde bir buçuk saat mesafede
Balkaya namında bir balkaya vardır. bu balkayada arı petekleri resimleri vardır. arıların giriş çıkışlarına yarayan iki adet çerçeve gibi delikler vardır. Bal kayanın arka kısmından 19 adet basamakla üzerine çıkılır. Bal kayanın üzerinde 20 kişi tarafından getirilme bir siyah taş vardır. bu taşın altında 25 metre derinliğinde bir kuyu vardır. Bal kayadan 2,5 saat ileride Yörük yaylasına gidilir.
Bu Yörük yaylasının bir hakim tepesinde ufak tepecikler vardır. bunlar yedi adettir. Buraya bizler tarafından top koru adı verildi. Ortada ki yığmanın tam ortasında kıbleden kuzeye, tam ortasından kaldırım döşeli yol vardır. yani yığmayı kaldırım ikiye böler. Buraya yakın erikli yaylasında bir soğuk su kaynağı vardır. kaynağın yakınında çam ağacı vardır. bu çam ağacı ile kaynağın arasında üçler diye bir türbe vardır. buraya yakın bozyaka kasabası harabeliği vardır. buranın alt kısmındaki yol bizi karanlık dereye indirir.
Buradaki Yörük yaylasına gidecek yolda türbe tepe,vezir hanı,kudret hamamlarına üç yol ağzında sarıkız mezarı vardır. buraya Karagöz , Savlan, Danagöz köyleri yakındır. Yine aynı mıntıkada Tekkeli köyü olup burada bir ziyaret türbesi vardır. Bu civarda Çaltı dere köyü , yolun başında önü düzlük,üzerinde bir burunda kaya üzerinde denize dalacakmış gibi bir balık resmi vardır. Göksuyun başında üç tepeler vardır. su orta tepenin dibinden çıkar.
Bu su Hersek köyünün yanından geçer. Aşağıda büyük bir su uçuğun yukarıya doğru 103 adım gidersek 4 köşeli büyükçe bir taşın üstünde bir oyuk, bir de koyun başı sığacak şekilde çakılı bir halkayı görürüz. Buraya yakın üç basamakla çıkılabilen üstü düz daireli bir kaya olup, iki dairenin birinden çekilmiş su oluğu vardır.

Osmanlı Dönemindeki Eşkiyalar

Aşağıda adı geçen anadolu coğrafyasındaki terör örgütü grup başları 40 sene boyunca başta etniki eterya, taşnak,hınçak v.b. Isimli terör örgütleri vasıtasıyla 1794-1834 yılları arasında Osmanlı Hükümetini zayıf düşürüp parçalamak için özel olarak çalışarak Osmanlı Devleti’nde çok üst düzey görevlerde bulunmuşlardır. Gayeleri Osmanlıyı yıkabilmektir. Maalesef görevlerini başarmışlardır. Aldıkları emirse osmanlı ordusuna giden para ve silah konvoylarını yağmalayarak yeryüzünde hiçbir iz kalmıycak şekilde gömmektir.Maalesef kendi üstlerini bile dinlemeyen bu eşkiya takımı yaptıkları soygun gömülerini daha sonradan bulabilmek için çoğu sahte olmak üzere bir takım işaretler yapmışlardır.

TÜM TERÖR ÖRGÜTÜ GURUB BAŞLARI VE MEMLEKETLERİ
1- TİMORYANİ (İTALYAN)
2- ANDRİA KAPTAN (RUM)
3- MİHAİL KAPTAN (RUM)
4- EMİN VOYVODA (HASKÖY)
5- SARI MEHMET (KÜTAHYA)
6- VELİ EFE (DUDAKLI)
7- SARI AHMET (KİRMAS)
8- KARA ŞERİF (SELANİK)
9- KOCA İSTİM (GEMLİK)
10- İSMAİL BEY (ADİRNAS)
11- APOSTOPOL (MİDİLLİ)
12- ÇOLAK MANOL-MİMAR(malkara mahallesi kurŞunlu köyü kemalpaŞa ilçesi bursa
13- KOCA YORGİ (İZMİT)
14- ALANOS PAŞA (GEVYE)
15- KATIRCI YANİ BEY (SARUHAN)
16- PAPAZ VOYVADA (KAVALA)
17- KAYNARCALI SARI RECEP( ARNAVUT)
18- KOCA TOROS BEY (ERİKLİ)
19- AGOP (ERMENİ)
20- NİKO (BANDIRMA)
21- KATIRCI NAMIK BEY (ADAPAZARI)
22- TODORİ (KAYSERİ)
23- LEFTER (geyveli kurt baŞlİ kara lefter )
24- Alİ BEY (ARMUTLU)
25- KARAHASAN PAŞA (KARAHASANKÖY)
26- HEKİMOÐLU Alİ (BIYIKLI)
27- POP MARTİN (BULGAR)
28- VOYVODA VOLÇAN (BULGAR/EFLAK)

Keops Pramiti

-Keops Piramidi
Mısır’daki Piramitlerin tamamının listeye dâhil olduğunu düşünmek yanlış. Aslında, üç büyük piramitten yalnızca Giza şehrindeki “Keops Piramidi” bu listeye dâhildir.
Keops Piramidi yedi harika arasında en eski inşa edileni olma özelliğini taşıyor. Onu, diğer altı harikadan ayıran özelliği ise, günümüze kadar sapasağlam ayakta kalmayı başarabilmiş tek yapı olması. Piramit, M.Ö. 2560 yılında Mısır Firavunu Khufu (bilinen adıyla Keops) tarafından, öldüğünde kabir olarak kullanılması için yaptırılmış. Yapımı yaklaşık 20 yıl sürmüş. Yapımında ise şu yol izlenmiş: Öncelikle yaklaşık 100.000 işçi tarafından elle temeller kazılmış, sonra yine bir o kadar işçi tarafından tanesi 2 tonluk 2 milyon taş taşınmış ve bu taşlar üst üste dizilmiş. Bu taşların dizilme sırrı hala bilinmiyor ancak bilimsel olarak çamurdan yapılmış bir rampa kullanıldığı iddia ediliyor. Bu rampanın inşasının da 10 yıl sürdüğü düşünülüyor.

Keops Piramidi 145 metre yükseklikte, 229 metre genişlikte. Eğimi 51 derece ve geometrik hata oranı %0,1 den az.

Rodos Heykeli


-Rodos Heykeli
Rodos Adası’nın ilk sakinleri olan Dorlar, Güneş Tanrısı Helios ithafına, 32 metrelik devasa bir heykel yaptırmışlar. Öyle ki heykelin bir parmağı bile iki insan boyundaymış. Heykelin yapımı 12 yıl sürmüş, M.Ö. 282 yılında tamamlanmış. Ancak sadece 56 yıllık bir ömrü olmuş. M.Ö. 226′da bir deprem sonucu en zayıf noktası olan dizinden kırılmış. Devrin Mısır Firavunu heykeli onarmak için yardım teklif etse de, Rodoslular kâhinlerinin kararı sonucu teklifi reddetmişler. 900 yıl boyunca harabe halinde kalan heykelin parçaları, Arapların istilası sonucu Suriyeli bir yahudiye satılmış ve 900 deve eşliğinde Suriye’ye taşınmış.

İskenderiye Feneri

-İskenderiye Feneri
Büyük İskender öldükten sonra Mısır hâkimiyetini eline geçiren komutanı Batlamyus’un devleti deniz ticaretiyle yakından ilgiliymiş ve bir fener yapılmasına gerek duyulmuş. Bunun üzerine Milattan önce 285-246 yılları arasında İskenderiye Limanı karşısındaki Pharos Adası’nda 166 metre yükseklikte devasa bir fener yapılmış. Bugüne kadar yapılmış en yüksek fener olma özelliğini taşıyan fener, gündüzleri bile güneş ışığını denize yansıtabilen cilalı bronz aynalara sahipmiş. Bu aynalar geceleri 70, gündüzleri 35 kilometreden rahatlıkla görülebiliyormuş. Üzerinde bulunduğu ada itibariyle İtalyanca ve İspanyolcaya pharos (fener) kelimesini, tasarımıyla deniz fenerlerine tasarım şeklini kazandırmış olan fener, geçirdiği bir dizi deprem ve fırtınadan sonra, önce gövdesinin üst kısmını 10. Yy.’da, gövdesini 14. yy.’da kaybetmiş ve 16. yy.’da tamamen yok olmuş.

Bodrum Mozolasi


-Bodrum Mozolesi
Pers Hükümdarlığı, ülke sınırları oldukça genişleyince ülke yönetiminde bulunan uç beylikleri kontrol edemez olmuş. Bunu fırsat bilen Karia Kralı Mausollos, beyliğin başkentini Bodrum’a (o günkü adıyla Halicarnassus) taşımış. Burada kralın karısı ve kız kardeşi tarafından krala mezar olarak bu mozole yaptırılmış, yapımı kralın ölümünden 3 yıl sonra M.Ö. 350′de tamamlanmış. Mozolenin yüksekliği 45 metreymiş, dört bir yanında her biri ayrı bir heykeltıraş tarafından yapılan dört büyük heykel bulunuyormuş.16 yy’a kadar sağlam kalmayı başarabilen yapının duvar taşlarının tamamı, 16. yy.’da buraya gelen St. Jean Şövalyeleri tarafından bugün hala var olan Bodrum Kalesi’nin yapımında kullanılmış. Dikkatli bakarsanız bugün kalenin duvarları arasında mezara ait mermer taşları görebilirsiniz. Mezarın mozole kısmı ise halen Londra’daki British Museum’da bulunuyor.

Artemis Tapınağı

-Artemis Tapınağı
Artemis Tapınağı, Lidya Kralı Croseus tarafından Tanrıça Artemis’e ithafen M.Ö. 550′de dönemin en büyük heykeltıraşlarına yaptırılmış. Tamamen mermerden oluşan 90 metre yükseklikte, 45 metre genişlikteki bu yapının içi tapınak, dışı pazaryeri olarak kullanılıyormuş. Yapımından 200 yıl sonra M.Ö 356′da ünlü olmak ve adını ölümsüzleştirmek isteyen Herosteamus adlı sapık(!) bir Yunan tarafından yakılmış. İlginç olan tapınağın yandığı gece Büyük İskender’in doğmuş olmasıdır. Bunu bilen İskender, Anadolu’yu fethettikten sonra tapınağın onarılması için yardım teklif etmiş, ömrünün yettiği ölçüde tapınak restore edilmiş. Ancak M.S. 262′de çıkan yangın sonucu, bugün tapınağın yerini belli eden tek bir sütunu dışında tamamen yok olmuş.

Zeus Heykeli

-Zeus Heykeli
M.Ö. 45O yılında yapılan Zeus Heykeli, dünya tarihinin ilk olimpiyatlarının yapıldığı Olimpia şehrinde bulunuyormuş. Altın, fildişi ve metal parçalardan oluşan heykel, kendinden daha önce yapılmış olan, 6,5 metre yüksekliğe ve 1 metre genişliğe sahip Zeus Tapınağı’nda yer alırmış. Olimpiyat sırasında bu heykelin önünde törenler yapılırmış. Olimpia’dan Roma’ya taşınırken ve doğal afetlerden ötürü büyük zarar görmüş. M.Ö. 200 yılında restore edilmiş. Yeni haliyle zengin bir Yunanlı tarafından İstanbul’a getirilmiş ancak 462 yılında çıkan büyük bir yangınla tamamen yanmış.

Babilin Asma Bahçeleri


-Babil’in Asma Bahçeleri M.Ö. 7.yüzyılda Babilonya kralı Nebukadnezar tarafından yaptırılmış. 80 km uzunlukta, 100 metre yükseklikte ve 30 metre genişlikteymiş. Yapay dağlar ve cennet gibi içinden sular akan yemyeşil bahçelerden oluşuyormuş. Yapılma sebebinin kralın, Mezopotamya’nın sıcak ve kurak ortamından bunalan karısı Semiramis’e hediye vermek istemesi olduğu düşünülüyor. Dönemin Yunan coğrafyacısı Strabo’nun, Bağdat’ın 50 kilometre güneyinde yer aldığı düşünülen ve bugün kesin izlerine rastlanmayan bu yapay doğa harikası hakkındaki tanımı ise şöyle: “Bahçeler birbiri üzerinde yükselen kübik direklerden oluşuyordu. Bunların içleri çukurdu ve büyük bitkilerin ve ağaçların yetişebilmesi için toprakla doldurulmuştu. Kubbeler, sütunlar ve taraçalar pişmiş tuğla ve asfalttan yapılmıştı. Yüksekteki bahçeleri sulamak için Fırat nehrinden zincir pompalarla su yukarılara çıkarılıyordu. Bu şekilde üst seviyelere taşınan su, bahçeleri sulayarak teraslardan aşağıya doğru akıyordu” Ancak, tüm bu ifadelerin ve böyle bir bahçenin gerçek olmadığını, Büyük İskender’in askerlerinin Babil’i ballandıra ballandıra anlatmaları sonucu Yunan filozofların hayal güçlerini kullanarak böyle bir efsane yarattıklarını söyleyenler de azımsanmayacak çoğunlukta. Ne diyelim, böyle bir yapının varlığı hala tartışmalı ama hayali bile harika değil mi?

Dolmen Mezarlar

Dolmenler (Anıt Mezar-Kapaklıkayalar)
Nabta megalit’iTrakya’daki tarih öncesi anıtların arasında en görsel ve ilginç olanları levha halindeki iri taş bloklardan yapılan megalitik anıtlardır. Trakya’da geçitli mezar-dolmenler ve dikilitaşlar menhirler olmak üzere iki tür megalitik anıt vardır. Avrasya’nın çeşitli yerlerinde ilginç bir dağılımı olan bu tür anıtların tarihlendirilmesi ve birbirleri ile olan ilişkileri çok tartışmalıdır. Megalitik anıtlar Trakya’nın kuzeyinde, Edirne-Kırklareli’nin Yıldız dağlık bölgesinde görülür. Dolmen olarak tanımlanan ve yerel olarak “kapaklıkaya” olarak adlandırılan anıtlar dik olarak konan büyük taş blokların üstlerinin aynı tür taş kapatılması ile oluşur. Bunların bir arka odası, bir orta odası ve bir ön giriş kısmı vardır.

Odaların önünü kapatan taşta da “ruh deliği” olarak tanımlanan değirmi bir açıklık vardır. Bugün çoğu açıkta olan bu anıtların etrafında bir çevre duvarları ve çoğunun da üzerinde, taşlardan oluşan bir tepeciğin olduğu bilinmektedir. Mezar olarak kullanılan anıtlar MÖ 12. yüzyılda yapılmaya başlanmış, bazıları ikinci kullanım ile 7. yüzyıla kadar gelmiştir. Megalitler ile birlikte bulunan çanak çömlek, ip baskı ya da oluk bezemeli, koyu renkli kaplardır. Bunlarla birlikte, az da olsa maden alet ve takılar da bulunmaktadır
Dolmenler çeşitli şekiller gösterirler:
Basit Dolmen: Ayakta duran iki veya birkaç taşın üstünde, yatık durumdaki büyük bir taştan oluşur. Bu ilkel dolmen, bazen bir tümülüs ile örtülüdür.
Kubbeli Dolmen: Bu tip dolmende, harçsız taşlarla örtülmüş ve kilit taşıyla kapanmış bir kubbe görülür. Yunanistan’da “Tolos” denilen bu tür inşaata, Fransa ve İrlanda’da bugün dahi çoban kulübeleri arasında rastlanmaktadır.
Örtülü Koridor : Son çağ dolmenlerinin hepsi bu türdedir. Bütün anıt, üstü örtülü bir geçitten ibarettir. Bunun bazı kısımları delikli bir taşla ayrılır ve bazılarında rölyeflere rastlanır (Rölyef, kabartma olup, heykel sanatının bir çeşididir. Bir figürün çıkıntıları, derin bir şekilde zemine bağlı olarak çıkarılmışsa “yüksek rölyef”, eğer çıkıntılar hafif bir biçimde belirtilmişse “alçak rölyef” adını alır).

18 Ocak 2011 Salı

Apollon Tapınağı


Didim’ in girişinde, Batı Anadolu kıyılarının en etkileyici bağımsız anıtı olarak kabul edilen Apollon Tapınağı yükselir. Tapınağın anıtsal boyutları ve benzersiz planı kadar , çok iyi bir durumda koruna gelmesi de hayranlık uyandırmaktadır. Yunan dünyasında Apollon Tapınağı’nı boyutları bakımından önemli bir farkla geride bırakacak herhangi bir tapınak yoktur. Hellenistlik dönemde tasarlanan Apollon Tapınağı, dev boyutlu mimarlık yapıtlarının Roma’lıların tekelinde olmadığını göstermektedir. Didyma hiçbir zaman bir kent niteliği taşımamıştır. Tapınak ve onun yönetiminde ki bilicilik , Miletos toprakları içerisindedir ve rahibi de kentin önde gelen resmi görevlileri arasında yer almıştır. Didyma adı Yunanca’dan değil, Anadolu dillerinden kaynaklanır. Rastlantı olarak Yunanca ” ikizler ” anlamına gelen didymi sözcüğüne benzemesi, Apollon ve ikiz kız kardeşi Artemis’ le ilişkili olduğu sanısını uyandırmaktadır. Apollon Tapınağı bir Bilicilik Merkezi durumundadır.
Milet ve çevre kentlerden gelen ziyaretçiler Panormos Limanından ( Mavişehir yakınlarında )  karaya çıkarak, tapınağa bir kutsal yol ile ulaştıkları bilinmektedir. Kutsal yolun iki tarafında heykeller sıralanmıştır. M.Ö. 6. yy tarihlenen bu heykellerden bir çoğu  1858 yılında Newton tarafından British Museum’ a gönderilmelerine kadar orijinal yerlerinde kalmışlardır. Çoğu Arkalik döneme ait dik bir biçimde oturan figürleri betimler. Bazıları yazıtlıdır. Kutsal yol heykelleri arasında bir aslan ile bir sfenks heykeli de vardır. Bu heykellerin orijinalleri olmasa da yerlerine kopyalarının bile konması bir önem taşımaktadır.Didyma tarihinin erken evresi Tapınağın Persler tarafından yıkılmasıyla sona erdi. M.Ö. 494 yılında İona ayaklanması başarısızlıkla sonuçlanıp Miletos düşünce, Dareison hem tapınak hem de bilicilik yerini yağmalayarak yıktırmıştır. Perslerin çaldığı bronz Apollon heykelini 150 yıl sonra İskender almış ve Didyma ya geri vermiştir.
Pers yıkımının ardından bilicilik merkezinin toparlanması uzun sürmüştür. Ama İskender’ in gelişiyle inşaat hızlanmış ve bilicilik pınarı yeniden kaynamıştır. Hayata dönen bilicilik kurumu İskender’ in tanrı Zeus’ un öz oğlu olduğunu ve Gaugamela’ da zafer kazanacağını muştulamıştır. Yine de Didyma, asıl canlanmasını Seleukos’ a  borçludur. Eski tapınağın bulunduğu yerde bugün kalıntıları bulunan dev yapının inşaatını  M.Ö. 300 yılında Seleukos başlatmıştır.Yeni kutsal alan kısa zamanda büyük bir üne ve zenginliğe kavuşmuştur. Ama M.Ö. 278 yılında istilacı Galatların saldırılarından çok zarar görmüştür. M.Ö. 277 yılına ait çıkartılan bir yazıtta savaştan çok zarar ve yağma görüldüğü, tapınakta Artemis hazinesindeki kaidelerden hiç bir eser kalmadığı yazmaktadır.Henüz tamamlanmayan yapı ise ayakta kalabilmişti. 200 yıl kadar Miletos’lular kendi imkanları ile onu tamamlamaya çalıştılar. Ama tapınak hiçbir zaman tamamlanamadı. Örneğin taşların çoğu perdahlanmadı, sütunların livleri tamamlanamadı.

Apollon Tapınağı’nın planı çeşitli yönlerden sıra dışı, hatta benzersizdir. İon düzeninde ki yapı “dekastylos dipteros ” plan gösterir, yani kısa yanlarda on sütun içeren iki sütun dizisiyle çevrilmiştir. Ön avlu niteliğindeki pronaosta oniki sütun daha vardır. Böylece toplam sütun sayısı 120 olmaktadır. Pronaosla kutsal bölüm arasında içinde iki sütun bulunan bir ön oda vardır. Bu ön odaya başka tapınaklarda rastlanmamaktadır.Ön odadan üç kapı naosa inen basamaklara açılmaktadır. Naos : Kült heykelinin bulunduğu kutsal alandır. Yapı dev boyutları yüzünden hiçbir zaman çatı ile örtülememiştir. Pronaosun iki yanındaki eğimli birer dehliz, pronaoso , naosa bağlar. Buda eşine rastlanmayan bir düzenlemedir. Yunan tapınaklarında kült ( tapınma ) heykeli genelde naosun arka duvarına yakın bir yerde konumlanır fakat Apollon tapınağının üstü açık olması sebebiyle naosun ortasında , apollon heykeli için ion düzeninde küçük bir tapınak( naiskos ) yapılmıştır. Bilicilik pınarının yalnızca temelleri günümüze erişen naiskosun içindedir. Tapınağın bir başka sıra dışı özelliği ise ön odanın iki yanında yer alan ve naos duvarlarının üzerine ulaşan merdivenlerdir. Tapınak zengin bir motif çeşidine sahiptir.Bu motifleri fotoğraf galerimizde görebilirsiniz. Özellikle Medusa kabartması benzerlerinden çok daha güzeldir.
Apollon tapınağı bilicilik ( kehanet ) yönünden önemli başarılar gösterir ve hızla üne ve zenginliğe kavuşur. Kehanetlerinden teki İskender’in kazanacağı kehanet olmuştur. Bilicilik olarak rahipler hiçbir zaman kesin cevaplar vermez hep yoruma açık yanıtlar verirlerdi. Böylece olan her olay bir şekilde rahiplerin dediğine geliyordu.Ayrıca çok uzaklardan ve çeşitli yerlerden gelen misafirlerle sürekli olarak konuştukları için hemen hemen tüm siyasi sırları biliyorlar ve özellikle siyasi kehanetlerinde bu bilgileri çok işe yarıyordu. Didyma’ da tek etkinlik bilicilik değildi. Dört yılda bir yapılan Büyük Didyma Şenlikleri Roma İmparatorluğu döneminde büyük rağbet görmüştür.Alışılagelmiş spor yarışmalarının dışında hitabet, müzik ve tiyatro yarışmaları da düzenleniyordu. Şenliğin bir bölümü Didyma’da bir bölümü de Miletos’ da düzenleniyordu. Belki garip ama yarışmaların çoğu Miletos’da ki görkemli tiyatro yerine Apollon Tapınağı’nın bahçesinde yapılıyordu. Didyma’daki stadion hala ayaktadır.Tapınağın güneyinde ve öylesine yakınında yer almaktadır ki , tapınağın basamakları oturma yeri olarak kullanılmıştır. Alt basamaklarda oturma yerlerinden her birinin belirli bir kişiye ayrıldığını gösteren yazıtlar vardır.  Yaklaşık 200 ayrı ad okunabilmekte, kimisinin özenle kazındığı,  kimisinin de kabaca çiziktirildiği gözlenmektedir. İsimler en iyi yer sayılan birinci sırada yoğunlaşmıştır. Hepsi de birey yada topluluk statüsünde ki kişilere ait isimlerdir. Hiçbir devlet görevlisine statüsü gereği yer ayrılmamıştır. Koşu yarışlarının başlama yeri stadionun doğu ucunda olup bugün de görülebilmektedir. Didyma Apollon tapınağının ilginç özelliklerinden biri yapının çeşitli kesimlerinde duvarlara ve basamaklara kazılmış harflerdir. Bunların işlevine ilişkin çeşitli varsayımlar ortaya konulmuştur. Harfler üç değişik şekilde konmuştur.Özel isim kısaltmaları oldukları varsayılır ve bu yoldan ele alınarak, tapınağın inşaatına köle işçi veren kişilerin, parça başına ücret aldıkları için yaptıkları parçalara belli olsun diye isim kazıdıklarıdır. Bunlar toplanarak ödemeler yapılıyordu.  Tapınağın son rütuş işleminde hepsi silinecekti ama ne var ki tapınak hiç bir zaman tamamlanamadı.
BİLİCİLİK ( KEHANET )  OCAKLARI

Antik çağda bilicilik ( kehanet ) halkın en alt tabakasından, en üst tabakasına kadar herkes tarafından ilgi çekici ve inandırıcı olup, Bilicilik mekanları kutsal mekanlar, Bilicilik yapan kahinlerde Kutsal kişiler olarak toplum içinde büyük saygı görmüşlerdir. Bilicilik tapınaklarının değeri, önceden haber verdikleri olayların doğruluğuna göre artmakta veya azalmaktadır. Apollon Tapınağı da bilicilik mekanlarından biridir.
Kehanet ocakları bilinmeyeni bilmeyi nasıl başarmışlardır ?
Kehanet ocaklarına yüzyıllar boyunca sayısız insan danışmaya gelmiştir. Bunların arasında Krallar, komutanlar, ünlü kişiler olduğu gibi, çobanlar ve köylülerde vardı. Danışılan konular ise en yüce devlet işlerinden, en önemsiz , kişisel sorunlara dek çeşitlilik gösteriyordu.  İnsanlar akın akın onlarca gün uzaklıktaki yollardan gelerek bilici tanrı ve kahramanlara danışmayı göze alıyorlardı.
Kehanetcilerin sırları
Politik meseleler : Politik konularda verilen öğütlerin gerçekleşme olasılığı daha yüksek olmuştur. Buda sanıldığı kadar gizemli bir olay değildir.  Kutsal bilicilik yerlerinde bulunan görevliler, hergün Yunan dünyasının dörtbir yanından gelen Krallar, komutanlar, önemli devlet adamları vb. kişileri dinliyorlar, onların en yakınlarına bile açmadıkları düşüncelerini ve – veya devlet sırlarını öğreniyorlardı. Böylece hafiye göndermeden bulundukları yerden devlet ve üst düzey idare konusunda her türlü sıra ulaşıyorlardı. Ve bu olayları yorumlayarak , kral veya devlet adamlarının sorularına sonuca en yakın cevapları verebiliyorlardı.
Anlaşılması güç ifadeler kullanmak : Kehanet ocakları açık yanıt vermekten daima kaçınmışlar ve anlaşılması güç ifadeler kullanmaları ile ünlenmişlerdir. Verdikleri cevaplar çift yönlü olabildiği kadar, tamamen kişinin kendi yorumuna görede şekillenebilecek biçimde de olabiliyordu.
ÖRNEK : Kroisos’a , Pers Krallığına saldırmakla büyük bir imparatorluğu yıkacağı söylenmişti. Buna güvenerek savaşa giren Kroisos yenildi. Ama kehanet doğru çıktı. çünkü sonuçta bir imparatorluk ( Kroisos’un imparatorluğu ) yıkılmıştı.

Efes Antik Kent


Hellenistik Tiyatro
Efes’in
en büyük ve görkemli yapılarından biridir. Oturma sıraları büyük ölçüde
hasarlı olmasına karşın hala büyüleyici bir etkiye sahiptir. Bugün
tamamıyla meydana çıkarılmış olan kalıntıları ve çok iyi korunmuş sahne
binası ile arkeologların ilgisini çekmeye devam etmektedir.


Tiyatro
binasının bugün görünen kalıntıları esas itibariyle İmparator Klaudius
(M.S. 41–54) zamanında başlamış ve İmparator Trajan (98–117) devrinde
tamamlanmıştır. Dekoratif öğeleri oldukça zenginleştirilen Tiyatro
binası aslında Helenistik Dönem’in en güzel mimarî eserlerinden
birisidir. İmparator Nero zamanında yapımına başlanan sahne binası,
M.S. 2. yüzyılın ortalarında göz alıcı süslemeleriyle birlikte
tamamlanmıştır.

24.000
kişi kapasiteli dev tiyatro binası 145 metre genişliğinde ve 30 metre
yüksekliğindedir. Oturma yerinin en üst kısmına sütunlu bir kısım
eklenmiş ve böylece tiyatronun akustiği arttırılmıştır.

M.S.
262 yılındaki depremde zarar görmüş olan tiyatro binası, daha sonraki
yıllarda başka bir deprem sonucu en üst kısımlarını tamamen
yitirmiştir. Bu zamanlarda tiyatronun kullanım amacı tamamen değişmiş,
vahşi havyan dövüşleri ve gladyatör müsabakaları için kullanılan bir
yer haline gelmiştir

Celsus Kütüphanesi
Günümüzden
yaklaşık 1900 yıl önce, Milattan Sonra 100 yılında Konsül Gaius Julius
Aquila tarafından yaptırılmıştır. Aquila, kütüphaneyi, Milattan Sonra
105-107 yılları arasında Roma İmparatorluğu’nun Asya Eyaleti
Başkomutanlığı’nı yapmış olan babası Gaius Julius Polemaeanus’a ithaf
etmiştir.

Celsus
Kütüphanesi, hem bir kütüphane binası, hem de Roma İmparatorluğunun
Asya Eyaleti Başkomutanı Gaius Julis Polemaeanus’un kahramanlık anıtı
olarak kullanılmıştır. Yapılan kazılarda, Partlılara karşı kazanılan
zaferin onuruna dikilmiş olan bir anıta ait kabartmalar bulunmuştur

Kütüphaneyi
yaptıran Gaius Julius Aquila’nın, yapının bakımı ve kitapların temin
edilmesi için o dönemde bıraktığı 25.000 denarius tutarındaki maddi
destek, bu yapıya verilen önemi göstermektedir.

Patara


Patara antik kenti Fethiye – Kalkan arasındaki bereketli Xanthos vadisinin güneybatı ucunda yer alır. Ana yoldan Gelemiş yoluna sapıldığında 5 km.lik yol bizi Patara harabelerine götürür. Son yapılan kazılarda M.Ö. VII. yüzyıla ait seramiklerin ve paraların bulunması Patara’nın tarihini daha eskilere götürmemize sebep olmaktadır.
Apollon tanrının doğduğu yer olarak bilinen Patara, Lykia’nın en önemli ve en eski şehirlerinden birisidir. Hitit Kralı IV. Tudhaliya (M.Ö. 1250 – 1220) Lukka seferi sırasında “Patar Dağı’nın karşısında adaklar ve armağanlar yaptım, steller diktim, kutsal mekanlar inşa ettim” demiştir. Bundan da anlıyoruz ki Hitit Çağı’nda Patara, Patar adıyla vardı. Patara, Xanthos vadisinde denize açılabilecek tek yer olması nedeniyle tarih boyunca önemli kent olma özelliğini her çağda devam ettirmiştir. Yeni kazılar onun eski tarihini de ortaya çıkarması bakımından çok önemlidir. O nedenle şimdilik şehrin tarihini M.Ö. VI. ve V. yüzyıla kadar çıkarabiliyoruz. İskender’e kapılarını açarak yıkılmaktan kurtulan şehir, İskender’in ölümüyle M.Ö. 315′te Antigonos’un ve M.Ö. 304′te Demetrios’un işgalinden kurtulamamıştır. Daha sonra Mısır’daki Ptolemiaios, Philadelphos’un eline geçmiş, Mısar kralları döneminde ismi bir müddet Arsinoe olmuşsa da bu isim daha sonraları benimsenmemiş, Patara M.Ö. 190 yılında III. Antiokhos tarafından zapdetilmiştir. Livius’un M.Ö. II. yüzyıla girerken yaşanan büyük Antiokhos dönemi olayları ile bağlantılı olarak Patara için söylediği “Caput gentis” deyimi, yani soyun başkenti deyişi onu diğer kentlerin en başına yüceltir.

Lykia Birliği içindeki Pınar’a, Xanthos, Olympos ve Myra gibi Patara da üç oy hakkına sahipti. Birlik toplantıları çoğu kez birliğin limanı durumunda olan Patara’da yapılmakta idi. Roma egemeliğine geçtikten sonra da önemini yitirmeyen Patara, Roma valiliklerinin adli işlerini gördüğü bir merkez oluşu yanında Roma’nın doğu eyaletleriyle bağlantısını kurduğu bir deniz üssü olarak da önemini korumuştur. Patara aynı zamanda Anadolu’dan Roma’ya nakledilen tahılların depolandığı ve saklındığı bir limandı. Onun için İmparator Hadrian zamanında Andriake de olduğu gibi burada da büyük bir hububat ambarı yapılmıştır. Roma İmparatoru Hadrian karısı Sabine ile Patara’ya gelmiş, bir müddet burada dinlenmiştir. Roma İmparotorluk çağında Lykia ve pamphylia eyaletinin başkenti olan Patara, Apollon’un önemli bir kehanet merkezi olarak da ün yapmıştır. Eski yazarlar kışın burada, yazın Delos’ta kehanette bulunulduğunu kaydederler. Şehir Bizans döneminde de önemini devam ettirmiş, Hristiyanlar için önemli bir merkez olmuştur. Zira “Noel Baba” diye anılan Saint Nicholaos, Pataralıdır. Ayrıca St. Paul Roma’ya gitmek için Patara’dan gemiye binmiştir. Böylece Erken Hristiyanlık döneminde bir Piskoposluk merkezi olmuştur. İmparator Konstantin’in başkanlık ettiği M.S. 325′teki Nikaia konsülünde Lykia’nın tek imza yetkilisi din adamı Eudemos’un Patara Piskoposu oluşu kentin bu devinde gözde oluşunun kanıtıdır. Ne yazık ki bundan sonra Patara’da şansızlıklar başlamış, tanrılar ve kutsalkişiler buraya yüz çevirmiş gibi 1600 m uzunluğunda ve 400 m genişliğindeki liman kumlarla dolmuştur. Böylece gemiler yanaşamamış, bu da Patara’nın yavaş yavaş önemini yitirmesine sebep olmuştur. Günden güne kumlarla örtülen Patara kumların altında uyuyan güzel olarak günümüze kadar gelmiştir.

Arkeometri nin Uygulama Alanları

A. Arkeolojik toprak altı ve üstü kalıntıların, ören yerlerinin saptanmasında:
1. Optik yöntemler (Prospection-Önceden görme-yöntemleri)
Hava fotoğrafı arkeolojisi
Fotogrametri
2. Jeofiziksel / fiziksel yöntemler
Rezistivite
Elektrik sondası vb yöntemlerden yararlanılmaktadır.
B. Arkeolojide çeşitli kalıntıların yaş tayinleri ile mutlak tarihlendirmelerde.
1. Radyoaktif yöntemler
a. Radyoaktif parçalanmadan kaynaklananlar.
C-14 (radyokarbon)

K40 r11; Ar40 (potasyum-Argon)
U-238 (Uranium 238)
U-235 (Uranium 235)
Th-232 (Thorium 232)
Fizyon izleri sayımı v.b gibi
b. radyasyon etkisiyle enerji birikiminden kaynaklananlar.
TL (Termoluminesans)
ESR (elektron Spin Rezonans)
2. Radyoaktif olmayan yöntemler
Jeofiziksel / manyetik alan değişimlerine dayananlar: paleo/arkeomanyetizma
Rasemizasyon (kemiklerde amino-asid değişimi)
Uranium / Florin (U ve F miktarının ölçümüne dayananlar)
Obsidiyen Hidrasyonu (hidrasyon tabakasının ölçümü)
Cam yüzeyi tabakaları (cam yüzeyin değişiminden oluşan tabakaların ölçümü)
Varv analizi (balçık tabakaları sayımı / ritmik doğa olaylarından kaynaklananlar)
Dendrokronoloji (ağaç halkaları sayımı / ritmik doğa olaylarına bağladı; C-14 için denetleyici ve düzeltici tarihlendirme yöntemi)
Polinoloji (pollen analizi, pollen spektrumlarının belirleyici özelliği)
Hayvan kemiği analizleri (hayvan kronolojisi) gibi yöntemler çoğunlukla uygulanmaktadır.
C. Arkeolojik kalıntılarda ham maddelerin saptanması / Kaynak analizleri. Hammaddelerin tesbiti ile teknolojik düzey, ticaret, kültürel ilişkilerin aydınlatılmasında yararlanıldığı gibi, dolaylı olarak da doğal çevre ve iklim hakkında da bazen bilgiler edinilebilir. Bu amaçlar için genellikle taş, mermer, obsidiyen, kil çanak çömlek, toprak, metal, curuf vs örneklerin analizleri yapılır. Bugün çoğunlukta ıslak kimyasal yöntemler yerlerini daha çok aşağıdaki yöntemlere bırakmışlardır:
1. Radyoaktif yöntemler
TL (termoluminesans)
Neutron aktivasyonu
Atomik soğurma spektrometresi
2. Diğer fiziksel yöntemler
Optik mikroskobi
Optik Emisyon spektrometresi (spektral analiz)
X-ışını-floresansı
Elektron prob mikroanalizi
X-ışını saçınımı
Kızılötesi soğurma vb gibi.
Kaynak analizlerinde bu ve benzeri yöntemler, çoğu kez birarada da kullanılır. TL analizlerinde optik mikroskobiden yararlanıldığı gibi.
D. Doğal çevre ve biyolojik ortamın, ekolojinin aydınlatılması, besin ekonomisi, eski toprak kullanım alanlarının belirlenmesinde, nüfus saptamalarında:
Palco/arkeo-antropoloji
Paleo/arkeo-botani
Polinoloji
Paleo/arkeo-zooloji
Jeomorfolojik ve Jeokronolojik çeşitli yöntemler
Toprak analizleri v.s den yararlanılmaktadır. E. Müzeoloji ve arkeolojik kalıntıların restorasyon ve konservasyonlarının yapılmasında
Çeşitli kimyasal analizler
Çeşitli fiziksel analizler uygulanmaktadır.
F. Arkeolojik kalıntıların tipolojik (tipsel) sınıflandırılmalarında, teknolojik düzeyin belirlenmesinde:
Matematiksel kümeleme ve serileme teknikleri
Bilgisayar arkeoloji ve İstatistik yöntemler giderek artan bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Ancak çeşitli gruplara giren yöntemlerin aynı alanların dışında, değişik amaçlar için de kullanıldıkları unutulmamalıdır. Örnek olarak polen analizi (polinoloji) pollenkronolojisi için olduğu kadar, doğal çevre, bitki örtüsü, iklim koşulları için de önemli bir gösterge sayılmaktadır.
Görüldüğü gibi, kültür tarihinin her yönüyle araştırılmasında yardımcı olmak üzere uygulanan bu yeni arkeometrik yöntemlerin arkeolojiye kazandırdığı büyük katkıların yanında yeni bazı sorunlar da ortaya çıkmaktadır. Buna bir anlamda yeni bazı yükümlülükler de denilebilir. 1950r17;yi başlangıç olarak kabul edersek, bugün daha 35 yıllık bir geçmişi olan bu, fen ve doğa bilimlerinin çeşitli yeni yöntemler topluluklarından oluşan bilim alanının, yani arkeometrinin tek tek her yönteminin kendine özgü bir dili ve değerlendirilme biçimi vardır. Bu arkeometrik yöntemlerle araştırma yapanlar, bugün, zaman zaman arkeometrist olarak adlandırılmaktadır. Arkeometristlerin araştırmalarını onlarla birlikte asıl yorumlayacak ve sonuçlara ulaştıracak olan kimse ise arkeolog dur.
Bu bakımdan arkeologların bu yeni yöntemlerin dilinden anlayabilmeleri ve onlardan edinecekleri bilgileri doğru yorumlara kavuşturabilmeleri için arkeometrik yönden eğitilmeleri gerekir.
Bu tarzda eğitim yapan kurumlara, bugün çeşitli ülkelerin üniversitelerinde rastlanmaktadır. Ülkemizde de böyle bir eğitim programına yer verilmesi artık zorunlu gibi gözükmektedir. Bu da herhalde Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümleri olan ünivcersitelerimizde, Yüksek lisans düzeyinde eğitim yapabilecek, fen ve doğa bilimcilerle birlikte arkeologların da yer alacağı r0;ARKEOMETRİ Enstitülerir1; nin kurulması ile gerçekleşebilecektir.