18 Ocak 2011 Salı

Apollon Tapınağı


Didim’ in girişinde, Batı Anadolu kıyılarının en etkileyici bağımsız anıtı olarak kabul edilen Apollon Tapınağı yükselir. Tapınağın anıtsal boyutları ve benzersiz planı kadar , çok iyi bir durumda koruna gelmesi de hayranlık uyandırmaktadır. Yunan dünyasında Apollon Tapınağı’nı boyutları bakımından önemli bir farkla geride bırakacak herhangi bir tapınak yoktur. Hellenistlik dönemde tasarlanan Apollon Tapınağı, dev boyutlu mimarlık yapıtlarının Roma’lıların tekelinde olmadığını göstermektedir. Didyma hiçbir zaman bir kent niteliği taşımamıştır. Tapınak ve onun yönetiminde ki bilicilik , Miletos toprakları içerisindedir ve rahibi de kentin önde gelen resmi görevlileri arasında yer almıştır. Didyma adı Yunanca’dan değil, Anadolu dillerinden kaynaklanır. Rastlantı olarak Yunanca ” ikizler ” anlamına gelen didymi sözcüğüne benzemesi, Apollon ve ikiz kız kardeşi Artemis’ le ilişkili olduğu sanısını uyandırmaktadır. Apollon Tapınağı bir Bilicilik Merkezi durumundadır.
Milet ve çevre kentlerden gelen ziyaretçiler Panormos Limanından ( Mavişehir yakınlarında )  karaya çıkarak, tapınağa bir kutsal yol ile ulaştıkları bilinmektedir. Kutsal yolun iki tarafında heykeller sıralanmıştır. M.Ö. 6. yy tarihlenen bu heykellerden bir çoğu  1858 yılında Newton tarafından British Museum’ a gönderilmelerine kadar orijinal yerlerinde kalmışlardır. Çoğu Arkalik döneme ait dik bir biçimde oturan figürleri betimler. Bazıları yazıtlıdır. Kutsal yol heykelleri arasında bir aslan ile bir sfenks heykeli de vardır. Bu heykellerin orijinalleri olmasa da yerlerine kopyalarının bile konması bir önem taşımaktadır.Didyma tarihinin erken evresi Tapınağın Persler tarafından yıkılmasıyla sona erdi. M.Ö. 494 yılında İona ayaklanması başarısızlıkla sonuçlanıp Miletos düşünce, Dareison hem tapınak hem de bilicilik yerini yağmalayarak yıktırmıştır. Perslerin çaldığı bronz Apollon heykelini 150 yıl sonra İskender almış ve Didyma ya geri vermiştir.
Pers yıkımının ardından bilicilik merkezinin toparlanması uzun sürmüştür. Ama İskender’ in gelişiyle inşaat hızlanmış ve bilicilik pınarı yeniden kaynamıştır. Hayata dönen bilicilik kurumu İskender’ in tanrı Zeus’ un öz oğlu olduğunu ve Gaugamela’ da zafer kazanacağını muştulamıştır. Yine de Didyma, asıl canlanmasını Seleukos’ a  borçludur. Eski tapınağın bulunduğu yerde bugün kalıntıları bulunan dev yapının inşaatını  M.Ö. 300 yılında Seleukos başlatmıştır.Yeni kutsal alan kısa zamanda büyük bir üne ve zenginliğe kavuşmuştur. Ama M.Ö. 278 yılında istilacı Galatların saldırılarından çok zarar görmüştür. M.Ö. 277 yılına ait çıkartılan bir yazıtta savaştan çok zarar ve yağma görüldüğü, tapınakta Artemis hazinesindeki kaidelerden hiç bir eser kalmadığı yazmaktadır.Henüz tamamlanmayan yapı ise ayakta kalabilmişti. 200 yıl kadar Miletos’lular kendi imkanları ile onu tamamlamaya çalıştılar. Ama tapınak hiçbir zaman tamamlanamadı. Örneğin taşların çoğu perdahlanmadı, sütunların livleri tamamlanamadı.

Apollon Tapınağı’nın planı çeşitli yönlerden sıra dışı, hatta benzersizdir. İon düzeninde ki yapı “dekastylos dipteros ” plan gösterir, yani kısa yanlarda on sütun içeren iki sütun dizisiyle çevrilmiştir. Ön avlu niteliğindeki pronaosta oniki sütun daha vardır. Böylece toplam sütun sayısı 120 olmaktadır. Pronaosla kutsal bölüm arasında içinde iki sütun bulunan bir ön oda vardır. Bu ön odaya başka tapınaklarda rastlanmamaktadır.Ön odadan üç kapı naosa inen basamaklara açılmaktadır. Naos : Kült heykelinin bulunduğu kutsal alandır. Yapı dev boyutları yüzünden hiçbir zaman çatı ile örtülememiştir. Pronaosun iki yanındaki eğimli birer dehliz, pronaoso , naosa bağlar. Buda eşine rastlanmayan bir düzenlemedir. Yunan tapınaklarında kült ( tapınma ) heykeli genelde naosun arka duvarına yakın bir yerde konumlanır fakat Apollon tapınağının üstü açık olması sebebiyle naosun ortasında , apollon heykeli için ion düzeninde küçük bir tapınak( naiskos ) yapılmıştır. Bilicilik pınarının yalnızca temelleri günümüze erişen naiskosun içindedir. Tapınağın bir başka sıra dışı özelliği ise ön odanın iki yanında yer alan ve naos duvarlarının üzerine ulaşan merdivenlerdir. Tapınak zengin bir motif çeşidine sahiptir.Bu motifleri fotoğraf galerimizde görebilirsiniz. Özellikle Medusa kabartması benzerlerinden çok daha güzeldir.
Apollon tapınağı bilicilik ( kehanet ) yönünden önemli başarılar gösterir ve hızla üne ve zenginliğe kavuşur. Kehanetlerinden teki İskender’in kazanacağı kehanet olmuştur. Bilicilik olarak rahipler hiçbir zaman kesin cevaplar vermez hep yoruma açık yanıtlar verirlerdi. Böylece olan her olay bir şekilde rahiplerin dediğine geliyordu.Ayrıca çok uzaklardan ve çeşitli yerlerden gelen misafirlerle sürekli olarak konuştukları için hemen hemen tüm siyasi sırları biliyorlar ve özellikle siyasi kehanetlerinde bu bilgileri çok işe yarıyordu. Didyma’ da tek etkinlik bilicilik değildi. Dört yılda bir yapılan Büyük Didyma Şenlikleri Roma İmparatorluğu döneminde büyük rağbet görmüştür.Alışılagelmiş spor yarışmalarının dışında hitabet, müzik ve tiyatro yarışmaları da düzenleniyordu. Şenliğin bir bölümü Didyma’da bir bölümü de Miletos’ da düzenleniyordu. Belki garip ama yarışmaların çoğu Miletos’da ki görkemli tiyatro yerine Apollon Tapınağı’nın bahçesinde yapılıyordu. Didyma’daki stadion hala ayaktadır.Tapınağın güneyinde ve öylesine yakınında yer almaktadır ki , tapınağın basamakları oturma yeri olarak kullanılmıştır. Alt basamaklarda oturma yerlerinden her birinin belirli bir kişiye ayrıldığını gösteren yazıtlar vardır.  Yaklaşık 200 ayrı ad okunabilmekte, kimisinin özenle kazındığı,  kimisinin de kabaca çiziktirildiği gözlenmektedir. İsimler en iyi yer sayılan birinci sırada yoğunlaşmıştır. Hepsi de birey yada topluluk statüsünde ki kişilere ait isimlerdir. Hiçbir devlet görevlisine statüsü gereği yer ayrılmamıştır. Koşu yarışlarının başlama yeri stadionun doğu ucunda olup bugün de görülebilmektedir. Didyma Apollon tapınağının ilginç özelliklerinden biri yapının çeşitli kesimlerinde duvarlara ve basamaklara kazılmış harflerdir. Bunların işlevine ilişkin çeşitli varsayımlar ortaya konulmuştur. Harfler üç değişik şekilde konmuştur.Özel isim kısaltmaları oldukları varsayılır ve bu yoldan ele alınarak, tapınağın inşaatına köle işçi veren kişilerin, parça başına ücret aldıkları için yaptıkları parçalara belli olsun diye isim kazıdıklarıdır. Bunlar toplanarak ödemeler yapılıyordu.  Tapınağın son rütuş işleminde hepsi silinecekti ama ne var ki tapınak hiç bir zaman tamamlanamadı.
BİLİCİLİK ( KEHANET )  OCAKLARI

Antik çağda bilicilik ( kehanet ) halkın en alt tabakasından, en üst tabakasına kadar herkes tarafından ilgi çekici ve inandırıcı olup, Bilicilik mekanları kutsal mekanlar, Bilicilik yapan kahinlerde Kutsal kişiler olarak toplum içinde büyük saygı görmüşlerdir. Bilicilik tapınaklarının değeri, önceden haber verdikleri olayların doğruluğuna göre artmakta veya azalmaktadır. Apollon Tapınağı da bilicilik mekanlarından biridir.
Kehanet ocakları bilinmeyeni bilmeyi nasıl başarmışlardır ?
Kehanet ocaklarına yüzyıllar boyunca sayısız insan danışmaya gelmiştir. Bunların arasında Krallar, komutanlar, ünlü kişiler olduğu gibi, çobanlar ve köylülerde vardı. Danışılan konular ise en yüce devlet işlerinden, en önemsiz , kişisel sorunlara dek çeşitlilik gösteriyordu.  İnsanlar akın akın onlarca gün uzaklıktaki yollardan gelerek bilici tanrı ve kahramanlara danışmayı göze alıyorlardı.
Kehanetcilerin sırları
Politik meseleler : Politik konularda verilen öğütlerin gerçekleşme olasılığı daha yüksek olmuştur. Buda sanıldığı kadar gizemli bir olay değildir.  Kutsal bilicilik yerlerinde bulunan görevliler, hergün Yunan dünyasının dörtbir yanından gelen Krallar, komutanlar, önemli devlet adamları vb. kişileri dinliyorlar, onların en yakınlarına bile açmadıkları düşüncelerini ve – veya devlet sırlarını öğreniyorlardı. Böylece hafiye göndermeden bulundukları yerden devlet ve üst düzey idare konusunda her türlü sıra ulaşıyorlardı. Ve bu olayları yorumlayarak , kral veya devlet adamlarının sorularına sonuca en yakın cevapları verebiliyorlardı.
Anlaşılması güç ifadeler kullanmak : Kehanet ocakları açık yanıt vermekten daima kaçınmışlar ve anlaşılması güç ifadeler kullanmaları ile ünlenmişlerdir. Verdikleri cevaplar çift yönlü olabildiği kadar, tamamen kişinin kendi yorumuna görede şekillenebilecek biçimde de olabiliyordu.
ÖRNEK : Kroisos’a , Pers Krallığına saldırmakla büyük bir imparatorluğu yıkacağı söylenmişti. Buna güvenerek savaşa giren Kroisos yenildi. Ama kehanet doğru çıktı. çünkü sonuçta bir imparatorluk ( Kroisos’un imparatorluğu ) yıkılmıştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder